< Sosyal Reformizmin İtirafı

Buna bir politik müflisin ayakta kalma çırpınışı da denebilir. Yerel seçimlerde uğradıkları politik hezimetten, uğradıkları derin hayal kırıklığından sıyrılmanın yolu olarak, TİP, “yeni bir hikaye” yazmaya hazırlandığını ilan etti. ...

Makale Dizini

 

İstanbul seçimleri bitti ama yarattığı sarsıcı sonuçlar peyderpey görülmeye devam ediyor.

Uzun zamandır tüm politik faaliyetlerini HDP-UKH’nin yörüngesinde gerçekleştiren ESP, İstanbul seçimlerinde CHP’nin desteklenmesine karşı olduğunu açıklamak zorunda kalmıştı. Ve neredeyse ilk defa, kendine ait bir politikasının da olduğunu sanmaya başlamıştık. Dahası ESP, bu rüzgarla, işi, UKH’ne, “Marksizmle sorununuz nedir?” diye sormaya kadar getirmişti.

UKH ise, İstanbul seçimleri sırasında içine düştüğü açmaz ve kaosun sarsıntısıyla, burjuva partileri değil, sistemi kurtarmak için CHP’yi desteklediğini itiraf etmek zorunda kalmıştı. Son anda gelen “tarafsızlık” çağrısına uymayışını açıklamaya çalışırken, büyük bir “sırrı” da açıktan dillendirmişti.

Bu kervana Kızılbayrak da katıldı. Aslında başkanlık-milletvekilliği seçimlerindeki bağımsız aday çıkarmama, kimseyi de desteklememe ama boykot da etmeme tavır(sızlığı)ından sonra, bu iş nereye doğru evrilecek diye bekliyorduk ve cevabını da İstanbul seçimlerinde CHP’yi desteklemeleriyle aldık.

2018 Seçimleriyle birlikte iç tutarlılık yitimine uğrayan Kızılbayrak, 2019 seçimleriyle birlikte, bir yaprak gibi savrulup gitti. Bu sefer de, bu savrulmanın nasıl sonuçlanacağını bekliyorduk ki, açıkçası düşmanımızın bile başına gelmesin diyeceğimiz bir finalle bitti. Tarafsızlıktan, politikasızlıktan burjuva muhalefetin saflarına savrulmaya evrilen politikanın mimarı H.Fırat, bu hali açıklayabilmek için kendini resmen Troçki’nin kollarına attı. Ve sosyalizme inanmış bir işçinin, bir insanın kabullenemeyeceği akla ziyan şeyleri ard arda sıralayıverdi. Öyle şeyler söyledi ki, mesele seçim politikasını tartışmanın ötesine geçti.

8 Kasım 2019 tarihli Kızılbayrak’taki yazısında ‘gerçeğin her zaman somut olduğunu’ hatırlayan H.Fırat, “gerçekliği bu somutluğu içinde bilince çıkarmadığımız sürece, herhangi bir politik tutum, dolayısıyla devrimci politika yapma şansımız kalmaz” dedi - güzel de dedi- ve bakın nereye bağladı.

“... Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde demek ve bununla kalmak, GERÇEKTE HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEMEKLE aynı anlama gelir. Zira bunlar bizim devrimci stratejik şiarlarımızdır; onları birer propaganda şiarı olarak her yerde her zaman coşkuyla haykırabiliriz, bunu İstanbul seçimleri vesilesiyle de yapabiliriz ve yapmalıyız. Ama YALNIZCA propaganda yapmış oluruz. Oysa biz somut bir politik olayla yüz yüzeyiz ve Lenin’in bu gibi durumlarda özellikle gözettiği gibi devrimci politik süreci ilerletecek ya da onun önünü açacak SOMUT bir devrimci politik tutum belirlemek durumundayız...”

Böylece tüm sosyalist işçiler, H.Fırat’ın -Kızılbayrak’ın- “Çözüm Devrimde Kurtuluş Sosyalizmde” dediğinde, aslında güne- an’a -SOMUTA- devrimci, politik süreci ilerletmeye dair HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEDİKLERİNİ öğrenmiş oldular.

Bu değerli itiraftan sonra Leninistlerin, Kızılbayrak, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki somut- güncel gelişmelere yönelik, politik süreci devrimci anlamda ilerletmeye yönelik politikalara yani proletaryanın bağımsız devrimci sınıf tavrına sahip değildir demesinin ne kadar doğru olduğu anlaşılmış oldu. H.Fırat’ın -Kızılbayrak’ın pratik politikası, reformlar uğruna mücadeleyle sınırlıdır dediğimizde, ne kadar haklı olduğumuz görülmüş oldu.

H.Fırat’ın -Kızılbayrak’ın bu yöndeki eleştiriler karşısında tek söyleyebileceği, “biz, ‘Çözüm Devrimde Kurtuluş Sosyalizmde’ diyoruz”dan öteye bir şey değildir. Ama şimdi, herkes H.Fırat’ın itirafıyla öğrenmiş oldu ki, bu şiar güne-somuta dair gerçekte hiçbir şey söylememektir. (Geçerken söylemeliyiz ki, bu değerli itiraftan dolayı H.Fırat’a ne kadar teşekkür etsek azdır). Demek ki, neymiş, H.Fırat’ın gözünde devrim ve sosyalizm, işçiler için güncel görünmüyor ve işçi hareketinin gerekleri ve Türkiye yaşamının tüm seyri tarafından talep edilmiyor...

Troçki’ye gülücükler yollayan ve dikkatli okurun fark edeceği üzere, uzun zamandır Lenin’e alttan alta laf çakan H.Fırat’ın bu “tespitiyle” düştüğü durumu, ne kadar hoşlanmasa da Lenin’den bir alıntıyla gösterelim. Tasfiyeciliğe karşı kaleme aldığı yazıda şöyle diyor Lenin:

“...İşte tasfiyecilerin taktiği. Lütfen dikkat ediniz. L.S.’in ‘tam demokratikleşme vs. sözleriyle dolamladığı şey, ‘toprağın köylülere devri’ dediği şey, ‘kitleler için aktüel’ görünmüyor ve ‘işçi hareketinin gerekleri’ ve ‘Rus yaşamının tüm seyri’ tarafından talep edilmiyorlar!! Bu görüşler ne kadar eski ve Rus marksist pratiğinin tarihini, onun demokrasinin görevlerinden vazgeçen ekonomistlere karşı uzun süreli mücadelesini anımsayanlar için ne kadar tanış! (C-4/ 151)

“...Gerek işçilerin gerekse köylülerin talepleri ve GENEL POLİTİK TALEPLER kitleler için aynı şekilde aktüeldir ve aynı şekilde gerek işçi hareketinin gerekleri gerekse de ‘Rus yaşamının bütün seyri’ tarafından yükseltilmektedirler...

Öyleyse neden ‘Luç’ 8 saatlik iş gününü alıp geri kalanları reddediyor? Neden işçilerin yerine 8 saatlik işgününün günlük mücadelelerinde bir rol oynadığı, GENEL POLİTİK ve köylü taleplerinin ise böyle bir rol oynamadığına karar verdi?...

O halde söz konusu olan nedir? Söz konusu olan, kendi liberal darkafalılığını her zamanki gibi kitlelerin üstüne, tarihin seyrine yıkan Luç’un reformizmidir...” (C-4/153)

“...O zaman Luç, özgürlükler ortasında en önemlisi de olsa, neden yalnızca bir tanesini (dernekleşme özgürlüğü b.n.) güncel olarak tanıdı ve politik özgürlüğün, demokrasinin, anayasal rejimin temel koşullarının (yani devrimin, b.n.) üstüne bir çizgi çekti, geri plana itti, ONLARI ‘PROPAGANDA’ ARŞİVİNE kaldırdı ve ajitasyondan çıkardı? 

Yalnızca ve yalnızca liberaller için kabul edilemez olan hiçbir şeyi ‘Luç’ kabul etmediği için...” (C-4/152)

Alıntı biraz uzun oldu ama hem meseleyi çarpıcı biçimde açıkladığı, hem de elindeki hançeri bulduğu her fırsatta Lenin’e saplamayı adet haline getiren H.Fırat’ın Leninizm karşısındaki konumunu göstermek için gerekliydi.

Sosyalist işçiler şimdi şunu soracaktır, “Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde” şiarını propaganda arşivine kaldıran H.Fırat’a -Kızılbayrak’a: “Yaşanmakta olan ekonomik, siyasal ve toplumsal krize karşı ücretlerin artırılması, örgütlenme özgürlüğü vs vs.den başka ne öneriyorsunuz? Devrim ve sosyalizm bugünün güncel sorunu değilse, güncel olarak bunlar için mücadele etmeyeceksek, bunlar propaganda arşivindeyse, bunlar ajitasyon konusu değilse, siz bize somut, güncel, gerçekte neyin mücadelesini vermemizi öneriyorsunuz? Koskoca bir reformizmden başka...”

Kızılbayrak-H.Fırat, “Çözüm Devrimde Kurtuluş Sosyalizmde” şiarının güncele dair gerçekte hiçbir şey söylememekle aynı anlama geldiğini ilan ettiği andan itibaren, sosyal-reformculuğunu gizlemeye yarayan şalı da kaldırıp atmış oldu. H.Fırat, niye bir İstanbul seçimi uğruna, CHP uğruna bu şalı kaldırıp atmıştır? Çünkü, “liberaller için (burjuva muhalefet için diyelim biz, b.n.) kabul edilemez olan hiçbir şeyi kabul etmediği için.”

 

Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri 995. hafta eylemlerinde, 14 Nisan 1995 tarihinde Van'da JİTEM tarafından beyaz Toros'la kaçırılarak gözaltında...

Filistinli sendikalar, tüm emek örgütlerini, “1 Mayıs'ta Filistin'in Kurtuluşuyla Dayanışma İçin” bu çağrıyı imzalamaya ve 2024 1 Mayısını “Filistin Direniş İşçileri Günü...

17 Nisan günü sabaha karşı saat 04.00'te, ABD’de yüzlerce Colombia Üniversitesi öğrencisi kampüsün ana bahçesinde bir "Gazze Dayanışma Kampı" kurdu. Öğrenciler, Üniversite İsrail...

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çocuklardan “güvenlik”, “istihbarat” ve “gizli ajan” kelimelerini resimle ya da mektupl...

Günümüzde dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanan önemli bir olay hem hızla duyulmakta hem de başka coğrafyalar üzerindeki etkileri hızla açığa çıkmakta. Dolayısıyla da emekçi ...

Mücadeleci 10 Sendika bir araya gelerek 1 Mayıs'ta Taksim'de buluşma çağrısında bulundu. Yıllardır işçi ve emekçilere yasaklanan Taksim Meydanı'nı için "Geri alacağız, Taksim bizimd...

“Öldürmenin pek çok yolu vardır. Karnına bıçak saplamak, ekmeğini elinden almak, hastalığını iyileştirmemek, kötü koşullarda yaşatmak, ölesiye çalıştırmak, intihara sürükle...

Yeni tanıştığımız, belediyeye bağlı bir taşeron şirkette çalışan işçi anlatıyor, “İki üniversite bitirdim, 26 bine çalışıyorum. Yol-yemek çıkarsan asgari ücret işte. Bu ...

  17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü'nde Antep'te bıçaklı saldırı sonucu yaşamını yitiren Dr. Ersin Arslan ve şiddet nedeniyle yaşamını yitiren sağlık emekçileri a...

Arama

 

LENİNİST TEORİ

ÖNSÖZ

           Tüm Sayılar

Yeni Kitaplarımız

E-Kitap

Tüm E-Kitaplar için resme tıklayınız...

Devrimin Çağrısı

 

Editoryal 2023-2

 

Zafere Kadar Genç Yoldaş

Ukrayna Kimin Savaşı

 

Dergilerle Kısa Tarih