< < İkinci Kandıralı Vakası!

Buna bir politik müflisin ayakta kalma çırpınışı da denebilir. Yerel seçimlerde uğradıkları politik hezimetten, uğradıkları derin hayal kırıklığından sıyrılmanın yolu olarak, TİP, “yeni bir hikaye” yazmaya hazırlandığını ilan etti. ...

Bu iki etti. Daha önce Merkel, RTE şahsında Ankara’ya “Kandıralı sen de dur” demişti. Doğu Akdeniz’de Oruç Reis’in tekrar demir almasıyla önce Almanya, ardından ABD “yeter artık” ayarında açıklamalar yaptılar.

Türkiye’nin savaşın eşiğinde diplomatik oyunlar oynamaya çalıştığını, rakibinin ancak bir savaşı veya bir dizi çatışmayı göze alarak karşılık vereceği bir seviyede “el yükseltme” manevraları yaptığını daha önce söylemiştik. Bu tarz “diplomatik” hamleler, rakibiniz aşağı yukarı sizin ayarınızda veya sizden güçsüzse, işe yarayabiliyor. Hatta sizden güçlü rakipler bile, bir savaşı göze almak ile taviz vermek konusunda hesap kitap yapıyor, ona göre karar veriyorlar.

Ama bu oyunu sürekli oynarsanız, sürekli sağa sola efelenir, herkese “ayar vermeye” kalkarsanız, mutlaka ama mutlak bir noktada tıkanacak, hatta patlayacaktır. Libya’da başına bu geldi dinci faşist iktidarın. Dersini almadı. Doğu Akdeniz'de ileri geri salınımlar eşliğinde aynı oyunu oynamaya çalıştı. En son Almanya’yı bile bezdirdi. AB topyekun Atina’ya arka çıkınca yelkenleri suya indirdi. Bu arada ABD, o kadar sert olmasa da, Ankara’yı uyarmayı ihmal etmemişti.

Bu iki cephede bozguna uğrayan Ankara, soluğu Transkafkasya’da aldı. Dinci çetelerini Bakü’ye kiralayarak, bilumum askeri silah, teçhizat ve imkanlarını Bakü’nün emrine sunarak, Karabağ (Artsakh) savaşını başlattı. Rusya’nın Moskova’da “geçici ateşkesi” kotarmasıyla orada da önü tıkandı. Hal böyle olunca “serseri mayın” misali ortalıkta dolanıp duran şişirme “fetih ordusu” soluğu tekrar Doğu Akdeniz'de aldı.

Ama bu defa işler hiç naz kaldırır durumda değil. Zaten Kıbrıs’ta Maraş’ın sahilini açmak ile başlayan hamle, AB’yi, hatta ABD’yi yeterince germiş durumdaydı. Oruç Reis de üzerine tuz biber oldu. Almanya, Dışişleri Bakanı Maas yoluyla verebileceği en net mesajı vardı. Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye’yi ziyaret edecek olan Maas, dün Kıbrıs’ta, “sadece Lefkoşa ve Atina'ya seyahat etme kararım, burada ele aldığımız güncel gelişmelerden kaynaklanıyor” (yani Ankara’yı kasten gezi programına almadım) diyecek kadar keskindi. Türkiye’ye “gerginlik ve yumuşama politikası arasındaki oyuna son ver” dedi ve “Almanya ve Avrupa Birliği, dayanışma içinde Kıbrıs ve Yunanistan'ın yanındadır” diyerek noktayı koydu.

ABD, Maas kadar diplomatik nezaket taşımıyordu. Dışişleri sözcüsünün açıklamasında adeta bir ültimatom vardı: “Türkiye'yi bu hesaplı provokasyona son vermeye ve Yunanistan ile istikşafi görüşmelere derhal başlamaya çağırıyoruz!” (Zamanın Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın “Güneş operasyonu” geliyor akla. Böyle bir “çağrı” sonrası apar topar bitivermişti o şaşalı ve iddialı “sınır ötesi operasyon.”)

Atina, “Oruç Reis’i çekmezseniz görüşmeyiz” diyor. AB ve Fransa “endişe ve üzüntü duyduklarını” ifade ediyor. Yani Türkiye’nin müttefiklerinden tek bir destek açıklaması bile yok! Artık “böyle dost ve müttefikler varken düşmana ne hacet” mi denir, yoksa “eski oyun artık hiç sökmüyor” mu denir bilemiyoruz ama, dinci faşist iktidarın havuz (lağım) medyası, aklını tümden peynir ekmekle yemiş, “Oruç Reis sahaya indi, Fransa ve Almanya kudurdu” diye manşet atıyor! Yazıp çizdiklerine bakarsanız, “yeniden Selçuklu”, “yeniden Osmanlı”; “destanlar yazıyoruz!” Tam bir anakroni, tam bir gerçeklikle tüm bağlarını yitirme hali!

Oysa dinci faşist iktidar tam bir çıkışsızlık içinde. İçeride ve dışarıda, bütün cephelerde bozgun hüküm sürüyor. Emperyalistlerin, Türkiye’ye “karşı-devrim merkezi” olarak ihtiyaç duyuyor olmaları, anlaşılan o ki, dinci faşist iktidarın başını biraz fazla döndürmüş. Efendilerinin gölgesini kendi gölgesi sananlar var. Kendi çap(sızlık)larının farkına hala varamadılarsa, pek yakında varmak zorunda kalacakları kesin. Zira Kandıralı’ya bu defa pek hoş davranmayacaklar.

Günümüzde dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanan önemli bir olay hem hızla duyulmakta hem de başka coğrafyalar üzerindeki etkileri hızla açığa çıkmakta. Dolayısıyla da emekçi ...

Mücadeleci 10 Sendika bir araya gelerek 1 Mayıs'ta Taksim'de buluşma çağrısında bulundu. Yıllardır işçi ve emekçilere yasaklanan Taksim Meydanı'nı için "Geri alacağız, Taksim bizimd...

“Öldürmenin pek çok yolu vardır. Karnına bıçak saplamak, ekmeğini elinden almak, hastalığını iyileştirmemek, kötü koşullarda yaşatmak, ölesiye çalıştırmak, intihara sürükle...

Yeni tanıştığımız, belediyeye bağlı bir taşeron şirkette çalışan işçi anlatıyor, “İki üniversite bitirdim, 26 bine çalışıyorum. Yol-yemek çıkarsan asgari ücret işte. Bu ...

  17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü'nde Antep'te bıçaklı saldırı sonucu yaşamını yitiren Dr. Ersin Arslan ve şiddet nedeniyle yaşamını yitiren sağlık emekçileri a...

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Açlığın, sömürünün, geleceksizliğin giderek arttığı bugünlerde milyonlar işçi, emekçi her g...

Siyonist güruhun, bu insanlık düşmanlarının Gazze’de kendilerinin çektikleri görüntülerden derlenen bir video dolaşıyor sosyal medyada. Sahte görüntüler falan değil. Bizzat siyonis...

Getir online alışveriş firmasının taşeron firması Vigo'nun moto kuryelerin ücretlerinin dülürülmesine karşı mücadelesi sürüyor. Vigo'nun moto kuryelerin haklarını gasp etmesine i...

Vigo Moto Kuryeleri ücretlerinin paket başı ücretlerinin gasp edilmesine karşı başlattıkları eylemin 10'uncu gününde Vigo Genel Merkezi'nin bulunduğu Kozyatağı Nida Kule önündeydi. ...

Arama

 

LENİNİST TEORİ

ÖNSÖZ

           Tüm Sayılar

Yeni Kitaplarımız

E-Kitap

Tüm E-Kitaplar için resme tıklayınız...

Devrimin Çağrısı

 

Editoryal 2023-2

 

Zafere Kadar Genç Yoldaş

Ukrayna Kimin Savaşı

 

Dergilerle Kısa Tarih