Buna bir politik müflisin ayakta kalma çırpınışı da denebilir. Yerel seçimlerde uğradıkları politik hezimetten, uğradıkları derin hayal kırıklığından sıyrılmanın yolu olarak, TİP, “yeni bir hikaye” yazmaya hazırlandığını ilan etti. ...

Sendikaya üye oldukları gerekçesiyle ücretsiz izne çıkartılan Migros depo işçileri, ücretsiz izine karşı mücadeleyi sürdürürken 52’nci gününde Kod 29 gerekçe gösterilerek, işten çıkarıldı. Eylemlerini Anadolu Grup önüne taşıyan işçiler “Ücretsiz izine ve Kod29’a karşı mücadelemiz daha da güçlenerek sürecek” dedi.

Kocaeli’nin Çayırova ilçesinde bulunan Migros deposu işçileri salgına karşı alınmayan önlemler ve uzun çalışma koşulları, işçiler üzerindeki baskılar, kadın işçilere yönelik tacizlere karşı Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası’na (DGD-Sen) üye olarak sendikal örgütlenme çalışmasını başlattı.

 

Ücretsiz İzne Karşı Mücadele Ederken Kod29’la Atıldılar

Pandemi süreci başlayınca sendikalı işçiler üzerindeki baskılar daha da arttı. İktidarın “işten atmayı yasakladık” söylemlerinin aksine işçiler işsizliğe ve açlığa mahkum edildi. Ücretsiz izin uygulaması patronlar için bulunmaz bir fırsattı ve bunu da işçilere karşı bir saldırı olarak kullanmaya başladılar. Migors Depo işçileri de sendikal faaliyetleri önlenemeyince ücretsiz izne çıkarıldı. DGD-Sen ücretsiz izin saldırılarına, işten atmalara karşı Çayırova Migros Depo önünde eylemlerine başladı. Bir yandan buradaki direniş sürerken, Anadolu Grup önünde, İstanbul’da merkezi yerlerde Migros mağazalarında kasa kilitleme eylemleri ve basın açıklamaları gerçekleştirmeye başladı.

İşçilerin tüm haklı taleplerine ve Çayırova Migros Depo’da yaşanan sorunları anlatan bir dosyayı Anadolu Grup yönetimine iletmelerine karşın bir cevap alamayınca 50’inci günde eylemi Ümraniye’de bulunan Adanolu Grup önüne taşıdılar.

Fakat işçiler 52’inci gününde bu kez Kod-29 saldırısıyla karşılaştı. Önce ücretsiz izne çıkarılan işçiler bu kez de Kod-29 (İş Kanunun madde 25/2 - “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı”) ile işten atıldı.

Migros Depo işçileri bu saldırıya karşılık Anadolu Grup önünki eylemlerinde çadır kurmak istediklerinde ise polisin ablukası ve engellemesiyle karşılaştılar. İlk gün her şeye rağmen çadırlarını kurdular. Fakat ikinci gün çadırı kurduklarında Anadolu Grup binasının önü polis tarafından tümüyle abluka altına alındı ve işçiler saatlerce polis ablukası altında sloganlarını haykırdılar.

Migros Depo işçileri bu saldırılara karşı 53’üncü gününde yine Anadolu Grup önüne gelerek “Bundan sonra mücadelemiz daha da sertleşecek” diyerek kararlılıklarını vurduladılar.

İşçiler gün boyu kimi zaman halaylar çekerek kimi zaman Migros yönetimi ve Tuncay Özilhan’ı teşhir eden konuşmalar yaparak, taleplerini ve sloganlarını haykırdı. “İşçiler Açken Patronlara Huzur Yok” , “İşçiler Burada Özilhan Nerede?”, “Direne Direne Kazanacağız”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “Yaşasın Migros Direnişimiz”, “Migros İşçisi Kod 29’u Yenecek” sloganları atan işçiler Çayırova Migros Depo’daki çalışma koşullarını ve mücadele süreçlerini aktardı.

Görevimiz Olmasa da Verilen Her İşi Yapmak Zorundaydık”

Çayırova Migros Depo’da bir yıldır çalışmakta olan işçilerden Gülhan Albayrak, “İşyerinde görevimiz olmayan işleri de yapmak zorunda kalıyorduk. Yerlerin temizliğinden, eşyaların taşınmasına kadar pek çok işi itirazsız yapmamız bekleniyordu. Baskılar, tacizler ve mobbinlerle karşılaşıyorduk. Bize verilen bir işi yapmamak, herhangi bir şeye itiraz etme hakkımız yoktu.” Bir kadın işçinin amirlerden birisi “Şu işi yap” dediğinde bu işi yapmamak, ya da herhangi bir nedenle itiraz etme haklarının olmadığını çünkü “İşçiler, özellikle kadın işçiler, amirlerinin her dediklerini yapmak zorundadır” düşüncesiyle hareket edildiğini belirten Albayrak, hem bunlara karşı hem de depodaki bir takım eksikliklerin giderilmesine karşı mücadele ettiklerini söyledi.

 

700 İşçiye İki Tuvalet, Bir Saat Yemek Molası, 4 Saat Uyku”

“Depoda çok sağlıksız koşullarda çalışıyorduk. Temizlik yapılmıyordu, çalışma ortamında bir çok eksik vardı. 700 kişi bir kadın ve bir erkek tuvaletini kullanmak zorunda kalıyorduk. Yemek molalarımız bir saati bile bulmuyordu ve bu kadar kalabalık bir ortamda bir saat içinde yemek yiyebilmemiz mümkün olmuyordu. Özellikle pandemi döneminde daha fazla zamana ihtiyaç varken bu süre daha da kısaltıldı. Artık sabahları 06.30’da işyerinde olmak zorunda kalmıştık. Bütün gün çalışıp evimize ulaşabildiğimizde çoğunlukla saat 23.30 oluyordu ve biz hiç dinlenemeden ertesi gün yine işbaşı yapmak zorunda kalıyorduk. Pandemi sürecinde biz 4-5 saat ancak uyuyabiliyorduk ve böyle 6 aya yakın bir süre çalıştık” dedi.

 

Temaslı İşçiler Karantinaya Alınması Gerekirken Daha Da Çok Çalıştı”

Pandemi döneminde gerekli önlemlerin alınmadığını da belirten Albayrak “10 ay bekledikten sonra ancak testlerimiz yapılmaya başlandı. Ve bu testlerin doğru çıkma oranının %50 civarında olduu söylendi. Bazı arkadaşlarımızın testleri pozitif çıktı. Fakat testleri negatif çıkan ve karantinaya alınması gereken işçilerse hiç bir değişiklik olmadan çalışmaya devam etti. Fakat bu işçilerin temaslı sayılmaları gerekiyordu. Testlerinin yenilenmesi gerekiyordu. Biz bu koşullarda testleri pozitif çıkan arkadaşlarımızın da olmaması nedeniyle çok daha yoğun bir iş yüküyle çalışmaya devam ettik. Pandemi önlemleri yine hiç önemsenmeden çalışmaya devam ettik” dedi.

 

Saldırılara Karşı Sessiz Kalmadık, Direnişimizi Başlattık”

Çalışma ortamındaki sorunları defalarca dile getirdiklerini fakat sonuç alamadıklarını aktaran Albayrak “Biz bu koşullarla başa çıkamıyorduk. Ne amirlerimize, ne müdürlerimize sesimizi duyuramaz, taleplerimize karşılık bulamaz olduk. Biz de sendikalı olmaya karar verdik. Sendikalı olduğumuzda karşımızda bir muhatap olur ve sorunlarımıza çözüm üretilebileceğini düşündük. Ve DGD-Sen üyesi olarak sendikal çalışmamıza başladık. Fakat sendikalı olmamızla birlikte yaşadığımız baskılar daha da arttı. İşten atmalar, ücretsiz izin saldırıları başladı. Biz de tüm bu saldırılara karşı sessiz kalmayarak direnişimizi başlattık.”dedi.

 

Bir Yandan Patrona Karşı Bir Yandan Sarı Sendikaya Karşı Mücadele Ediyoruz”

İşçilerden Hüseyin Gül ise “Çalışma koşullarının iyileştirilmesi için, ücretsiz izin ve kod29 ile işten atmalara karşı mücadele ederken bir yandan da sarı sendikalara karşı mücadele ediyoruz. Bir yandan sermayeye, patrona karşı mücadele ederken bir yandan da karşımıza Tez Koop İş Sendikası çıktı” dedi.

Tez Koop İş Sendikası’nın kurucuları arasında da yer alan Veysel Cingöz’ün, Migros ile çalışan taşeron şirketin de sahibi olduğunu ifade eden Gül, “1987 yılında sanırım Migros direnişi yaşanıyor. Bu süreçte direnişi satıp patron olan adam, şu anda burada Tez Koop İş Sendikası’nın gelmesi için uğraşıyor. Açıkçası bir işyerinde mücadele varken, bir direnişin nasıl kırılacağını bilen bunu deneyimlemiş bir adam var karşımızda. 50 gündür buna karşı da mücadele etmek durumundayızdedi. Ücretsiz izine karşı mücadele verirken, 51’inci günlerinde Kod29’la işten atıldıklarını belirten Gül, “Bundan sonra da hem ücretsiz izin hem de Kod29’a karşı mücadelemizi yükselteceğiz. Biz haklıyız ve biz kazanacağız” dedi.

“Eylemlerimizi Bir Üst Aşamaya Taşıyarak Sürdüreceğiz”

DGD-Sen Genel Başkanı Murat Bostancı ise “Çayırova Migros Depo önünde başlayan eylemlerinin 51 gündür ücretsiz izine karşı sürerken, 52’inci günden itibaren Kod29’a karşı da mücadele etmeye başladıklarını belirtti. “Ücretsiz izine karşı direnirken aslında Kod29’a karşı mücadeleyi de dile getiriyorduk. Ama arkadaşlarımızın Kod29’la işten atılmaları nedeniyle bugündeni itibaren eylemlerimizi ücretsiz izine ve Kod29’a karşı ve bir üst aşamaya taşıyarak sürdüreceğiz” dedi.

Çayırova Migros Depo’da işçilerin Kasım ayında ağır çalışma ve sağlıksız çalışma koşulları, baskılar, mobbing ve kadın işçilere yönelik tacizlere karşı mücadele vermek üzere sendikal örgütlenmeye başladıklarını, fakat Aralık ayında işçilerin sendikal faaliyetleri nedeniyle ard arda işten atmalarla karşılaştığını ve 70’e yakın işçinin işten atıldığını bu süreçte buna karşı da bir mücadele yürüttüklerini aktaran Bostancı, pandemi süreciyle birlikte sendikalı işçilerin toplu halde ücretsiz izin saldırısıyla karşılaşmaya başladıklarını ve 40’tan fazla işçinin ücretsiz izne çıkarıldığını belirtti.

 

Ücretsiz İzin, Kod29 Sadece Migros İşçlierinin Değil, Binlerce İşçinin Meselesi”

“Ücretsiz izin meselesi, Kod29 meselesi sadece Migros Depo işçilerinin meselesi değil, binlerce işçinin de meselesi haline gelmiş durumda. Bu tam bir sömürü sistemi, tam bir zalimlik. Dün itibariyle 22 arkadaşımız Kod29 ile işten atıldı ve biz de buna karşı mücadelemizi yükselteceğiz. Direnişimizi Anadolu Grup önüne taşıdık. Üç gündür burada çadır kurmaya çalışıyoruz fakat polisin engeliyle karşılaşıyoruz. İlk gün çadırımızı açtık fakat ikinci gün tüm bina çevresini ablukaya alan polis çadırımızı açmamız üzerine bizi de abluka altına aldı ve o soğuk havada 5-6 saat boyunca bu abluka altında tuttu. Bugün de bize burada durmamızda bir sorun olmadığını fakat çadır kurmamıza izin vermeyeceklerini söylüyorlar.” dedi.

 

Çadır Mücadelenin Simgesi Olduğu İçin Kurdurulmuyor”

Çayırova’da da çadır kurmalarına izin verilmediğini hatırlatan Bostancı “Eylem yaparken çadır kurmamızın engellenmesindeki asıl neden çadırın bir mücadele simgesi haline gelmiş olması. İşçilerin çadırlarını kurmuş olmasının ‘Biz buradayız burası bizim eylem alanımız’ demesi ve bunu çadırla gösteriyor, kanıtlıyor olmasıdır” dedi.

 

Anadolu Grubu Haberlerimizi Kaldırtıyor”

Bir yandan da seslerini duyurmak için patronların ve burjuva medyadaki haberleri engellemelerine ilişkin mücadele verdiklerini aktaran Bostancı “Ana akım medya biliyorsunuz zaten işçilerin mücadelesine ilişkin haberleri yapmıyor. Fakat bizim direnişimize ilişkin haber yapan internet sitelerinden ve sosyal medya hesaplarından haberlerimizin kaldırtıldığını görüyoruz. Yani sesimizi duyurmak için gelen gazeteci arkadaşlar haberimizi yapıyor. Yayınlanıyor fakat Tuncay Özilhan ve Anadolu Grubu müdahale ederek hemen bu haberlerin kaldırılmasını sağlıyor. Dolayısıyla emekten yana haber yapan çok az sayıda yayın organıyla sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Bu nedenle de her türlü haber ve sosyal medya paylaşımıyla dayanımşaya ihtiyacımız var” dedi.

 

Migros Depo Direnişi Bitti” Diye Haber Yaptırıldı

Bir gün önce “Migros Depo işçileri direnişini sonlandırdı” şekilnde haberler yayınlandığını da aktaran Murat Bostancı “Migros Depo işçilerinin ve DGD-Sen’in ücretsiz izin ve Kod29 saldırılarına karşı mücadelesi devam ediyor. Çayırova Migros Depo önünde arkadaşlarımızın direnişi devam ediyor. Biz de bundan sonra Anadolu Grup önünde olmaya devam edeceğiz” diyerek kamuoyunu yanıltıcı haberlere itibar edilmemesi konusunda dikkatli olunması ve gerek sendikayla gerekse de işçilerle irtibat halinde olunması gerektiğini vurguladı.

 

Hep Birlikte Mücadeleyle Kazanabiliriz”

Gerek ücretsiz izin saldırılarının gerekse de Kod29 ile işten atma saldırısının sadece Migros Depo işçilerinin sorunu olmadığnı ve binlerce işçinin bu saldırılarla karşı karşıya olduğuna, bu saldırıların giderek arttığına dikkat çeken Bostancı, bu konuda dayanışmanın ve birlikte mücadele etmenin çok önemli olduğunu ifade ederek “Ücretsiz izin ve Kod29 saldırısı tüm emekçilerin sorunu. Migros Depo işçilerinin direnişine destek vererek, hep birlikte mücadele ederek kazanabiliriz” dedi.

 

Migroslarda Kasaları Kilitleyin”

Migros Depo işçilerine nasıl destek olabiliriz?” sorumuza ise “Emekçi dostlarımızdan isteğimiz bulundukları yerlerdeki Migros mağazalarına gidip alışveriş yaparak kasaya gitmeleri ve burada ‘Migros Depo işçilerinin ücretsiz izine gönderilmesini ve Kod29’la işten atılmalarını protesto ediyoruz. İşçi arkadaşlarımıza yönelik saldırılar son bulup, işçiler işlerine dönünceye kadar Migros Mağazalarından alışveriş yapmayacağız. Migros ürünlerini boykot edeceğiz’ demeleri ve bunu video kayda alıp sosyal medya hesaplarından paylaşmaları, Migros işçilerine ya da sendikaya ulaştırmaları bizler için büyük bir destek ve güç olacaktır. Biz de mücadelemizi yükselterek devam edeceğiz ve kazanacağız” dedi.

 

 

Filistinli sendikalar, tüm emek örgütlerini, “1 Mayıs'ta Filistin'in Kurtuluşuyla Dayanışma İçin” bu çağrıyı imzalamaya ve 2024 1 Mayısını “Filistin Direniş İşçileri Günü...

17 Nisan günü sabaha karşı saat 04.00'te, ABD’de yüzlerce Colombia Üniversitesi öğrencisi kampüsün ana bahçesinde bir "Gazze Dayanışma Kampı" kurdu. Öğrenciler, Üniversite İsrail...

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çocuklardan “güvenlik”, “istihbarat” ve “gizli ajan” kelimelerini resimle ya da mektupl...

Günümüzde dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanan önemli bir olay hem hızla duyulmakta hem de başka coğrafyalar üzerindeki etkileri hızla açığa çıkmakta. Dolayısıyla da emekçi ...

Mücadeleci 10 Sendika bir araya gelerek 1 Mayıs'ta Taksim'de buluşma çağrısında bulundu. Yıllardır işçi ve emekçilere yasaklanan Taksim Meydanı'nı için "Geri alacağız, Taksim bizimd...

“Öldürmenin pek çok yolu vardır. Karnına bıçak saplamak, ekmeğini elinden almak, hastalığını iyileştirmemek, kötü koşullarda yaşatmak, ölesiye çalıştırmak, intihara sürükle...

Yeni tanıştığımız, belediyeye bağlı bir taşeron şirkette çalışan işçi anlatıyor, “İki üniversite bitirdim, 26 bine çalışıyorum. Yol-yemek çıkarsan asgari ücret işte. Bu ...

  17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü'nde Antep'te bıçaklı saldırı sonucu yaşamını yitiren Dr. Ersin Arslan ve şiddet nedeniyle yaşamını yitiren sağlık emekçileri a...

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Açlığın, sömürünün, geleceksizliğin giderek arttığı bugünlerde milyonlar işçi, emekçi her g...

Arama

 

LENİNİST TEORİ

ÖNSÖZ

           Tüm Sayılar

Yeni Kitaplarımız

E-Kitap

Tüm E-Kitaplar için resme tıklayınız...

Devrimin Çağrısı

 

Editoryal 2023-2

 

Zafere Kadar Genç Yoldaş

Ukrayna Kimin Savaşı

 

Dergilerle Kısa Tarih