“Gerçekçi Ol İmkansız Görüneni İste” 2. Gün

      

“68’in 50.yılı gerçekçi ol imkânsız görüneni iste” 68 ve İbrahim Kaypakkaya sempozyumunun ikinci oturumu bugün gerçekleştirildi.

İkinci günün ana başlığı “68’in yaşayanlar anlatıyor, 68’in Türkiye’ye yansımaları” idi. İlk oturumda ilk konuşmayı Mukaddes Erdoğdu Çelik yaptı ve kendi yaşam öyküsünü kısaca anlatarak başladı.

Kadınların 68’de önemli çıkışlar yaptığını belirten Çelik, Kaypakkaya’nın devletle uzlaşışız bir anlayış ortaya koyduğunu da vurguladı.

Ardından söz alan Gün Zileli, “68 olmuş bitmiş bir şey değildir tarih böyle değildir” diyerek 68’in Türkiye’de bir birikimin ortaya çıkışı olduğunu söyledi.

Ardından telekonferansla bağlanan Muzeffer Oruçoğlu, 68’in iç dinamiklerinde sanat ve edebiyatın etkisine vurgu yaptı. Meselenin ekonomik boyutuna dair vurgularda bulunarak, 66’da Büyük Proleter Kültür Devriminin ortaya çıkmasıyla bunun Türkiye başta kendi yaşamı olmak üzere büyük etkisi gösterdiğini sözlerine ekledi; “69 geldiğinde teorik ve pratikte 68’i aşmaya başlayan bir yol izlemeye başladık ve sosyalizmde ısrar gibi bir role evrildi” dedi.

Sempozyumun en verimli bölümü yine soru cevap bölümde olurken, 68’de kadın hareketine dair sorular cevaplandı.

Sempozyumun ikinci ve son oturumu “68 ve İbrahim Kaypakkaya” ana başlığını taşıyordu.

Partizan adına söz alan Metin Özken ilk olarak İbrahim Kaypakkaya’yı, Mayıs ayında ölümsüzleşenleri ve Rojava’da ölümsüzleşen Ulaş Bayraktaroğlu’nu andı. İlk olarak Kaypakkaya’nın komünist kimliğine vurgu yaparak, Kaypakkaya’nın bilimsel yöntemi üzerinde durmanın önemli olduğunu söyledi.

SMF adına Hüseyin Şimşek söz alarak 68’in kısa bir değerlendirmesi yaptıktan sonra Kaypakkaya’nın dönemde rolüne geldi, “Denizlerin, Mahirlerin ve İbrahimlerin 68’in önemli önderleri, parçalarıdır ancak Kaypakkaya’nın buradaki farkına gelecek olursak, Kaypakkaya’nın yöntemi üzerine durmak gerekiyor” dedi.

Yeni Dünya İçin Çağrı’dan Çetin Deste de sözlerine “İbrahim Kaypakkaya bizim için kopuş içinde kopuştur” diye başladı ve “Kaypakkaya’yı kendi tarihsel gerçeği içinde değerlendirmek gerekiyor” dedi.

2 günlük sempozyum, gelen soru, yorum, eleştiri ve cevaplar yürütülen tartışmalarla sona erdi.