< < Devrimci Süreç Durdurulamaz Bir Güçle İlerliyor

Sosyalizme geçişin politik biçimlerinin ne olduğu, yetmişli yıllarda yoğun olarak tartışıldı. Geçiş sorunu devrimci komünist güçler tarafından çözüme bağlandı ve bir programla ortaya kondu.

Sosyalizme, Demokratik Halk Devrimi, Demokratik Halk İktidarı, Halk Demokrasisi yoluyla varılacak. Geçişin bir devrimle olacağı çok kesin ve net olarak belirtilmiştir. Proletaryanın devrimci sınıf partisi, Leninist Parti’nin devrim programı işçi sınıfının, kurtuluşunu gerçekleştirecek bir içeriğe sahiptir.

Geçiş sorunu, teorik olarak ele alındı ve devrim programında en iyi ifadesini buldu. Hızla devrime doğru ilerlediğimiz günümüzde, bu sorun, pratik bir sorun olarak, pratik olarak yaşama uygulama, pratik olarak örgütleme sorunu olarak önümüze gelmiştir. Süreç, devrimi formülasyon dünyasından, pratik olarak gerçekleşme dünyasına aktarma süreci olarak gelişiyor. Dönemin bize verdiği görev, devrim ve devrimde zaferdir.

Proletaryanın devrimci sınıf partisi, emekçi kitlelerin en yaşamsal sorunlarının gerçek çözüm yollarını ortaya koyuyor. Sorunların, çelişkilerin devrimci çözümü olmadan, koca bir toplum, bir grup insanın, işçinin emeğine dayanarak varlığını sürdürecektir. Bu yüzden toplum düzensizliklerden, çalkantılardan, kaos ve gerilimlerden kurtulamaz. Devrim, sermayenin emek üzerindeki diktasına son vererek, bundan kaynaklanan tüm bu sorun ve sonuçları yok edecektir.

Sınıf ayrımını ve sınıf karşıtlıklarını geride bırakacak olan yeni bir toplumun doğuşu karmaşık, sancılı ve uzun zamanı alır. Fakat, biz eylemlerimizle bu süreci yakına çekebiliriz. Devrimci kitleler, yeni ve daha etkin eylemlere başvururken, şu gerçeğin bilinciyle hareket etmelidir: Zafer, tek bir çarpışmayla gelmeyecektir. Devrimde zafer, bir dizi çarpışmadan, bu çarpışmaların bütünlüğünden doğacaktır. Devrimci kitleler kendilerini yeni yeni çarpışmalara ve arka arkaya gelecek olanlara hazırlamalıdır. Gelecekte değil, bugünden.

Son derece örgütlü davranan düşman, ancak ondan daha sağlam, etkin, ileri disiplinli bir örgütlenmeyle yenilgiye uğratılabilir. İşçiler, bu mücadele de çok disiplinli davranarak ve yöntemli çalışarak kazanabilir. Disiplin ve yöntemli çalışma örgütlü hareket etmenin özellikleridir. Emekçiler savaşımda üstün gelmek için, bireysel gücüne değil, örgütlü gücüne dayanmalıdır. Bu savaş, bir sınıfın diğerine karşı örgütlü savaşıdır. Sorunun konuluşu son derece açıktır, bunda anlaşılmayacak bir yön yoktur. İşçi sınıfının bu savaşı, siyasi devrimci bir örgütlenmeyle, devrimci komünist partiyle kazanacağı da aynı şekilde çok açıktır.

Devrimci kitlelerin girdiği her çarpışma, çarpışmada dayandığı her eylem, sonuçları geleceği etkileyecek bir araçtır. Mücadele araçları amaçla, gelecekle bağı içinde ele alınmazsa, kendi başına, rolleri anlaşılamaz. Bu bağlamda bazı eylemler, kendilerini, kendi dönemlerini aşan, etkisi daha ileriki zamanlarda da görülen sonuçlar yaratırlar. Birçok siyasi grup, devrimci eylemleri, isyan ve ayaklanmaların sonuçlarını sadece kendi dönemine etkisi ölçüsü düzeyinde değerlendiriyor. Halbuki, kitlelerin büyük devrimci hareketleri, eylemleri yeni bir geleceğin kapısını açtığı için, gelecekle bağı, etkisi açısından değerlendirilmelidir. Proletarya ve bütün devrimci kitleler, büyük devrimci eylemlerinin sonuçlarının, dünyayı değiştirmedeki etkisini kavramalıdır.

İleri işçiler biliyorlar ki sınıflar savaşı ekonomik çıkar çatışmalarından beslenir, fakat ideolojik ve politik alanda sürer. Proleter kitleler bu savaşta bilimsel ve devrimci dünya görüşüne ve teoriye dayanır. Devrimci teori, bugünü yansıtır, bugünün değişimini (dünyayı değiştirme) hedefler. Ama etkisi bugünle sınırlı değil, geleceği de etkiler. Ortaya konan görüş çağı en ileri yönleriyle yansıtıyorsa, kendi çağından hareketle, gelecek çağların kaçınılmazlığını açıklıyorsa, bu görüşün gelecek çağlarda da dikkate alınacağı kesin. Biz önceki çağların en büyük, en ileri filozoflarının, sanatçılarının ve edebiyatçılarının düşüncelerini irdeliyoruz. Bugüne kadar ki materyalist düşünürlerin görüşlerini emekçi kitlelere taşıyoruz. Devrimci kitleler, en ileri, en zengin teori, bilgi, anlayışla donanmış olarak tarihsel olarak tayin edici kavgaya giriyorlar. Kavgaya teorik/sanatsal birikim yönünden donanımlı girmek, etkisini ileride de gösterecektir.

Tarihsel birikimleri ve güncel mücadeleyi, proletaryanın sınıf kavgası çıkarına doğru olarak değerlendirmek için, işçi sınıfının kurtuluşu amacı ve devrimci bakış açısı olmalıdır. Amacı gerçekleştirmeyi başka zamanlara bırakmamışsan, başvurduğun bütün araçları, çalışmaları, diğer politik etkinlikleri amaca bağlarsın. Reformistler de, bundan söz ederler, fakat onlarda, amaç ve devrim başka zamanların sorunu olduğu için, bu bağlama lafı havada kalıyor boş bir söze dönüşüyor.

Amaç, yıkacağımız şeyin yerine neyi koyacağımızın bilincinde olduğumuzu gösterir. Yıkacağımız şeyin yerine (tekelci sermayenin egemenliğinin yerine) neyi koyacağımızı, (emeğin devrimci iktidarını) net olarak koyamazsak başarılı bir devrim olanaksızdır. Kitle içinde parti çalışmasının, bütün güncel politik mücadelelerin etkili olması, ne için mücadele ettiğimizin açık olarak ortaya konmasıyla doğrudan bağıntılıdır. Devrimin aktüel olduğu bir süreçte, sorunun bu netlikte konuluşu yaşamsaldır. Emekçiler içinde çalışan komünist işçiler, bu konuda kesin bir bilinç açıklığı içinde olmalıdır.

Reformist parti ve örgütler, burjuvaziyle açık kapışmaktan uzak durdukları için, işçileri, emekçileri bu kapışmanın dışında tutmak için, şu açıklamaya başvuruyorlar: Burjuvaziyle hesaplaşmak için, hesaplaşacak bir güce ulaşmak lazım. Onların örgüt anlayışı devrimci mücadeleden kopuktur. Devrimci mücadele yeteneği olmayan, proletaryanın savaşan partisi konumunda olmayan bir örgütün burjuvaziyle hesaplaşma yeteneği hiçbir zaman olmaz. Onların anladığı türden nicel olarak güçlü partiler, birçok kapitalist ülkeler var. Onlar, ne politik anlayış olarak, ne örgüt ve mücadele anlayışı olarak, burjuva sınıfla hesaplaşacak durumda değil.

Proletaryanın iktidar mücadelesinde en güçlü silahı kendi partisidir, yani devrimci sınıf partisidir. Proletaryanın savaşan gücüdür, proleter iç savaş örgütüdür. Devrimci mücadele yeteneği kazanmış olan militan partidir. Yalnızca böyle bir parti, burjuvaziyle kesin hesaplaşmaya girer ve emekçi sınıfı kurtuluşa götürür.

Politik örgütün güçlü bir yapıya sahip olması, yani devrimin öznesinin nitel olarak, nicel olarak devrime hazır bir konumda olması kendi başına devrimin zaferini getirmez. Devrimin olması için, bütün koşulların bir araya gelmesi yeterli değildir. Devrimci sınıfın, devrimi gerçekleştirme anlayışını pratikte sergilemesi gerekiyor. Eğer politik bir cesaret yoksa, devrimin toplumsal güçleri, edilgendir. Komünistler ve diğer devrimciler, kitleleri bu yönde teşvik etmeli, yüreklendirmeli. Reformist çevrelerin her zaman ileri sürdüğü, devrim için gerekli olan öznenin henüz oluşmadığı, olmadığıdır. Gezi Haziran halk ayaklanması, 6-8 Ekim ayaklanması pratikte gösterdi ki, devrim için eksik olan öznenin yokluğu değil, küçük burjuva hareketlerin politik cesaret yokluğudur. Halbuki hareket çeşitli yetersizliklerini eksikliklerini vb politik cesaretiyle giderebilir. Bu savaşlarda çok sık görüldüğü gibi, isyan ve ayaklanmalarda da görülen bir durumdur. Proletaryanın sınıf mücadelesi tarihi ve sosyalizm tarihi bunun örnekleriyle doludur.

Devrimci kararlılık, cesaret, eylemsel yaratıcılık ve atılganlık sonuç alabilir. Dünya proletaryanın, kadınların ve gençliğin kapitalizme karşı başkaldırısı ve küresel savaşı, devrimci kavgamıza yeni bir ivme katıyor. Kapitalizm tarihsel olarak, kendi yıkılışını hazırladı. Burjuvazi bizim için çalışıyor. Kapitalizmin yıkılışı, sıçramalı çöküş biçiminde ilerliyor. Halk kitleleri için apaçık görünen kapitalizmin çöküşü, burjuvazinin kendisine de böyle görünüyor. Bu süreci yavaşlatmak için attığı her adım, tersi sonuç vererek, çöküşünü biraz daha hızlandırıyor.

İşçi sınıfının ve halk kitlelerinin burjuvaziye karşı devrimci kavgası, devrimci pratiği süreklileşti. Nesnel hareket tarafından desteklenen süreç, devrimci süreç olarak gelişti. Kitlelerin bilinci, en sağlam temelde, sınıf mücadelesinde, devrimci savaşta biçimlendi. Bu, devrimci süreci devrime dönüştürmek bilincidir.

Kitlelerin cesur eylemleriyle ilerleyen sürecin, devrimin doruklarına varması engellenemez.

C.DAĞLI