Elbette, Avrupa'nın belli başlı ülkeleriyle Rusya arasında fiilen başlamış olan savaş resmen ilan edilmiş değil.
Kadınların kurtuluş kavgası on yıllardır sürüyor. Mücadelenin tarihi birçok ülkede daha uzundur. Türkiye ve Kürdistan’da yarım yüzyıllık tarihi var. Bir kadın hareketinden ancak yetmişlerin ortalarından sonra söz edebiliriz. Kadınların, özgürlük ve hak mücadelesine ilk uyanışı, örgütlenişi ve eyleme geçişi bu dönemde başlar. Daha sonra gelişecek mücadelenin temel taşları bu süreçte döşendi.
Emperyalistler arasında saldırganlık yarışında sıra sürekli değişiyor. Şimdi, bayrağı Fransız emperyalistler diğerlerinden devralmış görünüyor. Yarın ne olacağı, bayrağı kimin ele alacağı belli değil.
Geçtiğimiz yılın son döneminde Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Moldova, Batı’nın Rusya’ya karşı başlattığı hibrid savaşın bir sonraki kurbanı olarak hazırlanıyor” dediğinde, pek çokları için “Ukrayna’da köşeye sıkışan Rusya’nın cephe genişletme hamlesi” olarak görüldü.
Yerel yönetim seçimlerine şunun şurasında bir ay gibi bir zaman kaldı. Sosyal reformist partiler, çok önem verdikleri, neredeyse “her şey” diye ilan ettikleri bu seçimler için yine “birlik” olamadılar; olacakları da yok.