Elli yıl önce, 11 Eylül 1973'te Şili silahlı kuvvetlerindeki general ve amiraller, seçilmiş Halk Birliği hükümetine karşı bir darbe gerçekleştirdiler. Başkan Salvador Allende ile dünyaca ünlü Şilili şair Pablo Neruda ve söz yazarı Victor Jara'yı öldürdüler. Sonraki aylarda darbeciler, Allende hükümetinin 3.000 emekçisini ve destekçisini katletti.

General Augusto Pinochet'in 17 yıl süren diktatörlüğü, on binlerce insanı hapse atıp sistematik olarak işkence ederken, binlercesini de sürgüne gönderdi. Pinochet rejimi Şili'yi neo-liberal sömürüye açtı.

Bu 50. yıldönümünde yayınlananlar da dahil olmak üzere, o dönemin birçok tarihinde itiraf edildiği gibi, ABD hükümeti, ulus ötesi şirketler, CIA ve Silahlı Kuvvetler Şilili darbecilerin planlanmasına yardımcı oldu ve onlara tam destek verdi. Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Allende hükümetinin ilk gününden son gününe kadar Allende hükümetine yönelik ABD’nin ekonomik ve siyasi sabotajlarını koordine etmiştir. (workers.org/2023/05/71210/)

Dünya çapındaki işçi sınıfı hareketi, ABD emperyalizminin ve onun Şili'deki askeri ve kapitalist ajanlarının işlediği suçların sonuçlarına maruz kalan Şilili işçiler, çiftçiler, yerli halklar ve toplum önderleri ile dayanışma ve sempatisini yıllar boyunca ifade etmiştir.

Devrimciler, Halk Birliği hükümetinin seçim yoluyla Şili'ye sosyalizmi getirme girişiminin siyasi derslerine çok dikkat ettiler. O zamandan bu yana dünyadaki muazzam değişikliklere rağmen, 1973'te olduğu kadar bugün de geçerli olan bu dersleri gözden geçirmek önemlidir.

Temel derslerden biri, kapitalist bir toplumda sosyalizm yanlısı bir başkanın görevde olması ile sosyalizm yanlısı bir parti ya da koalisyonun iktidarda olması arasındaki farka ilişkindir.


İşçiler İktidarı Almalıdır

Kapitalistler bir toplumun egemen sınıfı olduğu yerde, bankaları, büyük şirketleri, kurumsal medyayı kontrol ederler; ve devlet aygıtını kontrol ederler: polis, mahkemeler ve ordu, yetkilileri zenginlere bağlayan yüzyıllardır var olan bir bürokrasi aracılığıyla süregider.

Allende 1970'te ve 1973 baharında hükümet kurmak için yeterli halk desteğine sahipti. Ancak devlet gücü, özellikle de ordu ve polis, kapitalistlerin elinde kalmaya devam etti. Buna ek olarak, ABD emperyalizmi Şili ordusundaki en gerici unsurları gelecekte kullanmak üzere besleyebilirdi.

Sosyalizm yanlısı bir hükümet, ancak eski kapitalist devleti feshederek, onun yerine bir işçi ya da halkın silahlı gücünü geçirerek programını güvenle uygulayabilir. Karl Marx, bu dersi 1871 Paris Komünü'nden çıkarmıştır; devrimci V. İ. Lenin 1917 Rus Devrimi öncesinde ve sırasında bu noktanın altını çizmiştir.

Birleşik Devletler'deki devrimciler için bir başka temel ders de, ABD hükümetinin dünya çapında devlet tarafından örgütlenmiş suçun yönetim kurulu olduğudur. Emperyalist yağmacılığı savunur ve genişletir. Washington, Şili gibi bir ülkede faaliyet gösteren emperyalist tekellerin mülkiyetini korumak için gereken her türlü suçu işleyecektir.

Allende 1970 yılında Şili'nin madenlerini yağmalayan ABD bakır şirketlerini ve Uluslararası Telefon ve Telgraf Şirketi tekelini kamulaştırdığında, ABD hükümeti onu ortadan kaldırmayı hedefledi.

Washington, Şilili işçilere acı çektirmek ve ayrıcalıklı Şilili kesimleri karşı devrime kışkırtmak için Şili ekonomisini sabote etti. ABD Donanma gemileri, gerici Şilili amirallerin iradesini güçlendirmek için Şili yakınlarındaki denizlerde sürekli devriye gezdi.

NPR'de (Ulusal Halk Radyosu) 10 Eylül'de yayınlanan bir makale 1973 Şili katliamının arkasında ABD'nin rolünü kabul ediyordu. Ancak garip bir şekilde, makalenin yazarı bir şekilde cani darbeye karşı duyulan tiksintinin ABD dış politikasını yumuşattığı sonucuna vardı. Washington'un kısa süre sonra Arjantin'de Şili cinayetlerinin varyasyonlarını gerçekleştirdiğini, El Salvador ve Nikaragua'da kontra savaşları yürüttüğünü, 1980'lerde Guatemala yerlilerinin soykırımını silahlandırdığını ve 2009'da Honduras'ta bir darbe yönettiğini unuttular mı? Ve bunlar sadece Batı Yarımküre'deki saldırganlıkları olarak karşımıza çıkıyor.

Bugün ABD, ister Küba gibi sosyalist, ister Rusya gibi egemenliğini savunan bir ülke olsun, “düşmanlarını” yaptırımlarla cezalandırırken, Pentagon da onları savaş gemileri ve askeri üslerle kuşatıyor.

Sosyalizme yönelik en mütevazı adımları bile savunmak için işçilerin ve çiftçilerin kendi devletlerine, kendi silahlı savunmalarına ihtiyaçları vardır. Bu 1973 Şilisinde de böyleydi, bugün de böyle.


Workers World internet sitesinde 11 Eylül tarihli yayınlanan makaleden çevrilmiştir.


Çeviri Kolektifi