< < "Ekolojik Katliamlara İzin Vermeyeceğiz!"

Kadıköy halkı "Kadıköy'den Kazdağları'na Nefes Oluyoruz" diyerek Süreyya Operası önünde basın açıklaması yaptı. "Kazdağları'ndan Hasankeyfe, Salda'dan Munzur'a, Fatsa'dan Eskişehir'e Ekolojik Katliamlara İzin Vermeyeceğiz!"denildi.

İSTANBUL - Çanakkale Kazdağları’nda siyanürle altın madeni çıkarılmak istenmesine karşı protesto eylemleri yayılarak sürüyor.

Bugün Kadıköylüler “Kadıköy’den Kazdağları’na Nefes Oluyoruz” diyerek Kadıköy Süreyya Operası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirerek siyanürle altın aranmasına karşı tepkilerini dile getirdi.

Kadıköy Süreyya Operası önünde saat 19.00’da toplanan Kadıköy Demokrasi Meclisi Geçmiş ve" Gelecek Rant Uğruna Yok Oluyor Kazdağları, Salda ve Hasankeyf İçin Diren" yazılı pankart açtı.
Basın açıklamasını okuyan Fidan Üredi,

İnsanlığın Ortak Varlığı İçin Mücadele Zamanı"
"Gezi isyanının ruhu her direniş odağında, her muhalefet hareketinde, doğanın ve yaşamın tahrip edilmesine itiraz eden her başkaldırıda yaşamaya devam ediyor.
Şimdi Çanakkale Kazdağların'da, Kirazlı'da, doğanın talan edilerek yüz binlerce ağacın kesilmesi, bütün insanlığın ortak varlığı olan suların siyanürle kirletilmesi ve ekosistem içindeki bitki ve hayvan varlığının yok edilmesine karşı sesimizi yükseltme zamanı" diyerek sözlerine başlayan Üredi, bunu yaparken, Salda Gölü, Hasankeyf ve Kuzey Ormanları'nın başına gelenleri ve geriye milyarlarca tonluk siyanürlü çamurlar ve arsenikli sular bırakan daha önceki maden arama sahalarını unutmadan mücadeleyi ve dayanışmayı büyütmek gerektiğini vurguladı.

"Açlıktan Veya Siyanür den Ölmek Tercihi Dayatılıyor"
Bergama'da ve Cerattepe'de süren mücadelenin kapitalizmin doymak bilmez kar hırsına karşı birleşik ve top yekun bir mücadele sürdürülemezse başarı elde edilemeyeceğini söyleyen Üredi,
Ruhsat alır almaz kendi güdümünde çevre dernekleri kurmaktan, bölgeyi kalkındırma ve yeni iş imkanları yaratma propagandasına kadar türlü dalaverelerle maden şirketleri, yöre halkını birbirine kırdırarak işletme sahalarını insansızlaştırarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Bu durum toplumsal barışı tehdit ediyor ve köylülere açlıktan veya siyanürden ölmek tercihi dayatılıyor" dedi.

"Tortum'dan Eskişehir'e Yerli ve Milli Yalanı"
Üredi, Türkiye'de önceki iktidarlar döneminde olduğu gibi şimdi de "yerli” ve milli" yalanının doğaya hükmetme hamleleri olduğunu; Tortum'dan Fatsa'ya, Gerze'ye, Sinop'a, Eskişehir'e kadar yayılan direnişlerden görüldüğünü hatırlattı.
Bu direnişin en ön saflarını kadınlar tuttuğunu, doğa düşmanlarının kışkırtmalarının, Kazdağları'nın Hasankeyfle kardeşliğini engelleyemediğini belirten Üredi, Kanada'dan Güney Afrikaya'ya, Yunanistan'a kadar altın madenciliğine karşı gezegenin kurtuluşu için enternasyonalist dayanışma ağlarının dünyanın hemen her yerinde örüldüğünü söyledi.

Dün Kadıköy Demokrasi Meclisi olarak, . Kazdağları Kirazlı Köyü Balaban Mevkiinde çadırlar kurarak 'Vicçlan ve Su Nöbeti' tutanlara birlikte olduklarını aktaran Üredi, önümüzdeki günlerde de Kazdağları'na gitmeye direnişe ortak olmaya devam edeceklerini belirtti.

"Bu Cehennem Olacak Cehennemin Onda Biridir"
Üredi, dün Kazdağları'nda maden sahasında  İbrahim Öğretmen'in "Bu gördüğünüz cehennem çukurunun bir arkasında, ayrı bir cehennem çukuru daha vardır. Bu projenin tamamı 36 bin dönümdür. Gördüğünüz cehennem olacak cehennemin sadece onda biridir. Dağa bu iki tane dağ Kirazalan Köyü'ne kadar patlatılacak. Ama biz izin verirsek. İzin vermeyeceğiz" sözlerini hatırlattı.

"Birleşik ve Ortak Mücadeleyle Kazanacağız"
"Başta Kazdağları, Hasankeyf, Salda, Fatsa Muznur, Eskişehir olmak üzere, ekolojik kıyım ve katliamlara izin vermeyeceğiz" diyen Üredi, ekoloji mücadelesinin demokrasi mücadelesinin kopmaz bir parçası olduğunu bir an olsun aklımızdan çıkarmamak gerektiğini ifade eden Üredi, sözlerini "Ortak ve birleşik mücadeleyle kentlerimizin, dağlarımızın, ovalarımızın, derelerimizin katliamına izin vermeyeceğiz.
Kazdağları, Hasankeyf, Salda, Fatsa, Munzur, Eskişehir için geç değil. Birleşe Birleşe Direneceğiz.... Birleşe Birleşe Kazanacağız" diyerek tamamladı.
Eylem Adnan Yücel'in "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" şiirinin okunması ve sloganlarla sonlandırıldı.