Hatay’ın Samandağ ilçesinde halk depremin ardından yaşam alanlarına molozların dökülmesine karşı mücadele ediyor. Yaşam alanlarına moloz dökülmesine karşı yürüyüş ve basın açıklaması yapmak isteyen halka polis biber gazıyla saldırdı. Halkın öfkeli tepkisi üzerine polis geri çekilmek zorunda kaldı.

6 Şubat depreminde en büyük yıkımın yaşandığı şehirlerden biri olan Hatay’da arama kurtarma çalışmalarına gelmeyen devlet şimdi depremzedelerin arazilerine el koyuyor, yaşam alanlarına yıkılan binaların molozlarını döküyor. Samandağ halkı bir çok noktada yaşam alanlarına molozların döküldüğünü ve bunun sağlıklarını tehlikeye attığını belirterek moloz dökümüne karşı eylemlerine devam ediyor. Samandağ halkı yaşam alanlarına dökülen molozları protesto etmek için yaşam yürüyüşü yapmak için Abdullah Cömert Parkı’nda toplanarak “Gitmiyoruz! Molozlara Karşı Yaşam Alanlarımızı Savunuyoruz” yazılı pankart açtı.

Taleplerini ve devlete tepkilerini ifade eden dövizler taşıyan Samandağlılar, Valilik alanına doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında çevik kuvvet yığınağıyla önü kesilen halk “Depremzedelere değil şirketlere barikat” sloganıyla polisin engellemesini protesto etti. “Biz depremzedeyiz burada canımızla uğraşıkren bir de molozlar yüzünden hasta olmamak için derdimizi anlatmaya çalışıyoruz. Siz bizim önümüze barikat kuruyorsunuz” diyerek tepki gösterdi. Polis ile halk arasında tartışma yaşanırken polis yürüyüşü engellemek için Kültür Merkezi önüne gelen halka biber gazıyla saldırdı.

Halk sloganlarla ve "Gücünüz ancak depremzedelere gaz sıkmaya yetiyor" diyerek öfkesini dile getirdi. Polisin saldırısına öfkelenen halk “Unutmak Yok, Affetmek Yok, Helalleşmek Yok”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarıyla tepki gösterdi.

Samandağ halkı ile polis arasaında arbede yaşandı. Polisin biber gazı ile saldırması üzerine daha da öfkelenen halk yürümek isteyince polis geri çekilmek zorunda kaldı.

“Enkazların Altından Çıktık, Şimdi Üzerimize Molozları Dökmek Istiyorlar” Samandağ Dayanışması adına basın açıklamasını SES üyesi Nilgün Eskiocak okudu. Samandağ'da kontrolsüz moloz çalışmalarına karşı 17 gündür yaşam nöbetinde olduklarını, bugün yaşam yürüyüşü ile sesimizi yükselttiklerini belirten Eskiocak şu an Samandağ'da; Deniz, Yeşilköy ve Uzunbağ olmak üzere 3 noktada molozların dökülmesine karşı mücadele verdiklerini belirterek “Enkazların altından çıktık, şimdi üzerimize molozları dökmek istiyorlar” dedi. Molozların; yaşam alanlarımıza, sulak alanlara, zeytinliklere ve tarım arazilerine döküldüğünü, Deniz, Yeşilköy ve Uzunbağ Mahallelerinde yaşam nöbeti şeklinde sürecek eylemler başlatıldığını hatırlatan Eskiocak “Daha birçok noktada moloz dökümleri sürüyor. Biz, daha kaybettiğimiz canlarımızın yasını yaşayamadan yersiz yurtsuz kalmışken bizi, sağlığımızı, çocuklarımızı, geçim kaynağımız olan tarım alanlarımızı yok sayarak her yanımızı moloz yığınlarıyla dolduruyorlar” dedi.

 

“Canlarımızı Kurtarmak için gelmeyenler Şirketlere Rant Sağlamak İçin Enkaz Kaldırmaya Geldi”

Eskiocak, “Ne depremin ilk günlerinde canlarımızı enkazın altından çıkarmak için yardımımıza koştular, ne de enkaz altında can veren yakınlarımızın bedenlerini çıkarırken yanımızdaydılar. Ama yıkılan kentlerimizi inşaat şirketlerine ihale etmek için alelacele enkaz kaldırmaya giriştiler. OHAL ilan ettiler. 126. Kararnameyi yayımladılar” diyerek tepkilerini dile getirdi. “Ormanlık Alanlar İmara Açıldı Depremzedelerin Arazilerine El Konuldu” 126. Kararname ile yeni yerleşim yerlerinin tespitine ilişkin görev ve yetkiler saklı tutularak resen belirlenen şirketlerin 4342 sayılı Mera Kanunu ile 6831 sayılı Orman Kanunu’nda belirtilen alanları kullanmalarının önü açıldığını, vasıf değişikliği ile ilgili kurumların görüşleri alınmaksızın bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin amacı doğrultusunda Hazine adına idari yoldan yerlere el konulduğunu belirten Eskiocak, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu kanunca yürürlüğe konulan ikincil düzenlemelerin uygulanmasının ise deprem bahane edilerek 8 Mayıs 2023 tarihine kadar durdurulduğunu vurguladı.

 

“Bizim Sağlığımızı, Hiçe Sayarak Moloz Kaldırma Çalışmalarına Başladılar”

“Bu kararname ile yıkılmış, harabe olmuş olsa da burada yaşayan bizleri, bizim taleplerimizi, ihtiyaçlarımızı hiçe sayarak moloz kaldırma çalışmalarına başladılar” diyen Eskiocak, yıkılan binaların molozlarında insan ve doğa yaşamına zararlı kimyasallar ile ilgili mevcut bir inceleme olmadığını, bu enkazların; asbest, solventler, boyalar, boya tozları, ağır metalli renklendiriciler, yağlar, kurşun, nikel kadmiyum gibi ağır metaller; petrol ve kimyasal esaslı solüsyonlar; tarım ilaçları gibi gelişigüzel depolanması durumunda insan sağlığını ve doğayı tehlike altına sokacak maddeler içerdiğinin bilindiğini vurguladı.

 

“Moloz Kaldırma Çalışmaları Bilimsel Yöntem ve Kurallara Göre Yapılmalı”

“Yerleşim yerlerimizde dökülen molozlardan yayılan asbest soluduğumuz havaya karışıyor. Çocuklar ve kronik hastalığı olanlar başta olmak üzere şu an burada yaşayan herkes asbestozis, mezotelyoma, akciğer kanseri gibi ciddi hastalıklara -çok uzak değil, 10 sene içerisinde- yakalanma riski altındadır. Molozlardaki asbest ve diğer kimyasallar toprağa ve su kaynaklarına karıştığında bu kez tükettiğimiz gıdalarla zehirleneceğiz. Toprak, hava, su bu şekilde kirletilmeye devam ederse sadece biz insanlar değil; bitki ve hayvan türleriyle birlikte tüm ekosistem zarar görecek” diyen Eskiocak taleplerini “Bu yüzden tekrarlıyoruz, moloz çalışmaları bilimsel yöntem ve kurallara uygun şekilde yapılmalıdır. Enkazların her biri, kendi bulunduğu alanda ayrıştırılmalı, yeterli sulama yapılmalı, söz konusu içeriklere göre detaylı ve özenli çalışma ile geri kazanılacak şekilde belirlenmiş nihai depolama alanlarına kaldırılmalıdır. Böylelikle molozların kontrolü daha güvenli ve kolay olacaktır. Toprak, su, hava temasından kaçınılmalı. Şu an yapılan uygulamalar gibi açık alanlara, özelliği ne olursa olsun yığılmamalı, atılmamalıdır” diyerek aktardı.

 

“Yaşamlarımızı, Doğamızı Korumak Yerine Bize Biber Gazıyla Saldırdılar”

İdarecilerin ne yasaları ne de halkı tanımadığını, günlerdir bilim insanlarının, sağlık emekçileri, mühendisler, şehir planlamacıları, ekolojistler ile birlikte burada yaşayanlar olarak; toprağını, kentini terketmeyen halkı gelişi güzel enkaz kaldırma ve çadırların hemenyanı başına, su ve tarım alanlarına moloz yığma çalışmalarının durdurulmasını talep ettiklerini vurgulayan Eskiocak “Yetkililerle yaptığımız görüşmelerde taleplerimizi ilettik. Yetkililer verdikleri sözleri tutmadılar. Sağlığımızı ve doğamızı korumak için yaşam nöbeti tutan bizlere kolluk kuvvetleriyle saldırdılar, bizi darp ettiler, göz altına aldılar” diyerek polis saldırısına da tepkilerini dile getirdi.

 

“Buradayız! Yeni Felaketlerin Yaşanmasına İzin Vermeyeceğiz!”

“Topraklarımızı terk etmedik. Buradayız ve yeni felaketler yaşanmasına izin vermeyeceğiz. Bizi yok sayarak, kentlerimizin ve bizim kaderimizi birkaç inşaat şirketinin eline veremezsiniz. Kentlerimizi de kendimizi de yönetme irademizi elimizden alamazsınız. Kentlerimizin yeniden inşasında; söz, yetki ve karar hakkımızı elimizden alamazsınız” diyen Eskiocak taleplerini ise şöyle sıraladı:

“* 126. Kararname ile uygulaması durdurulan yasa ve yönetmeliklere uyulmalıdır.

* Kentlerimizin inşasında halkın katılımını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

* Mevcut haliyle, bilimsel yöntemler ve yasal düzenlemelere uyulmadan sürdürülen moloz kaldırma ve yığma faaliyetleri derhal durdurulmalıdır.

* Yaşamımızı ve bir bütün olarak yaşam alanlarımızı zehirleyen moloz taşıma ve yığma faaliyetleri çevre, halk sağlığı ve afet yönetmeliklerine göre yapılmalıdır.”