“Küba Umutları Canlı Tutuyor”

 ABD, Küba Devrimini yenebilmek ve Küba halkını teslim alabilmek için askeri saldırılarla başarılı olamayınca, Küba’ya karşı abluka başlatmıştı. Yarım yüzyıldır Küba ile her türlü ticareti ve teması “yasaklayan” ABD, yasağı aşanları da yaptırımlarla tehdit ediyor.

1 Kasım günü toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 27. yılında ablukanın kaldırılması için görüştü. Ve BM, 189 oyla ABD’nin bu ablukaya son vermesi kararı aldı. Oy vermeyen ABD ile İsrail’in ise bu oylamaya katılma hakkı yok.

BMGK’da konuşma yapan ülkeler ablukanın kaldırılması çağrısı yaparak, bunun hem Küba ekonomisini hem de ABD ekonomisini olumlu etkileyeceğini söyledi. ABD’nin zorbalıkla uyguladığı bu abluka, Küba'nın uluslararası pazarlara ve teknoloji transferine erişimini engelleyerek, Küba halkını yoksunluk içinde bırakıyor.

Granma, BM’de tartışılan abluka üzerine, ABD'nin uyguladığı bu abluka ile hem BM’nin, uluslararası hukukun, hem de kendi ülke hukukunun pek çok maddesini birden çiğnediğini anlatıyor ve uluslararası ceza hukuku açısından, ablukanın insanlığa karşı bir suç olduğunu, Uluslararası Adalet Divanı Statüsü'ne göre, insanlığa karşı işlenen suçların, herhangi bir sivil topluma yönelik geniş çaplı veya sistematik bir saldırının parçası olarak işlendiğini yazıyor. Ve Küba'ya yönelik ablukanın sistematik niteliğinin, Küba nüfusuna büyük zarar ve kayıplar getiren, insanlığa karşı kitlesel bir suç haline geldiğini söylüyor. Sonuç olarak, ABD’nin bir gün devletlerin uluslararası sorumluluğu uyarınca Küba'ya yönelik ablukadan sorumlu tutulması ve yargılanması gerektiğini söylüyor.

BMGK tartışmaları sırasında Küba’nın insan kaynaklarını küresel ölçekte tüm dünya ile paylaştığını söyleyen ülkeler, dünyanın pek çok yerindeki sağlıkta, eğitimde özverili yardım sağladığını, ebola, deprem vb felaketlerde ilk yardıma koşanın Küba olduğunu, “umutları canlı tuttuğunu” vurguluyor.

Küba halkı ise ABD’nin dayattığı ekonomik, ticari ve mali abluka altında yaşasa da, hiçbir zaman ona boyun eğmedi. Her tür yoksunluğunu gerek kendi içinde, gerek dünya çapında emekçiler ile dayanışarak aşmaya çalıştı.

BM görüşmeleri başlamadan önce Kübalı öğrenciler ve gençler, blokaja son verilmesi için “No Mas Bloqueo” diyerek Küba’nın dört bir yanında eylemler yaptılar. Ve BM Genel Kurulu’nda alınan “Blokajın kaldırılması gerekliliği” kararı, Granma’da Fidel’in 1994’te Küba halkına yazdığı “ asla teslim olmadığın için teşekkür ederim” makalesi ile kutlandı.

“ABD ablukası, dünyanın herhangi bir yerinde tüm Küba ekonomik faaliyetlerine karşı en inatçı ve devam eden zulümdür; ülkemizin ekonomisine karşı, kendi lehine muazzam bir güce sahip olan, ülkemiz ile herhangi bir ekonomik faaliyeti yürütmeye çalışan bireyler ile bireyler arasında bile bireysel işlemleri etkilemenin aşırı bir parçası olan evrensel savaştır.

Ablukanın sona ermesinin, ancak ülkemizin egemenliğine aykırı olan politik imtiyazlar karşılığında gerçekleşmesi kabul edilemez. Bu kesinlikle kabul edilemez, çirkin, rahatsız edici..egemenliğimizden vazgeçmeyi tercih edeceğiz ha!

Bu düşmanlık politikası, Devrim'in Küba halkını kendi ülkesinin sahibi haline getirmesi ve Yankee yanlısı diktatörlüğün yıkıntıları üzerinde uzun ve dik bir yolda durması nedeniyle sürmektedir.

Soylu, özverili insanlara, işçilerine, el ve entelektüel işçilere, çiftçilerine ve öğrencilerine, erkeklere ve kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve her yaştan insanlara, okuryazarlığa ve okuma-yazma bilmeyenlere rağmen Küba kendi kaderinin sahibi oldu ilk kez.

Ablukanın sona ermesi için mücadele edeceğiz. Güveniniz ihanete uğramayacak; sevginiz ve cesaretiniz oldukça kalplerimize ektiğiniz tohum asla kaybolmaz…”