< "İşçilerin Yıllardır Biriken Öfkesini Baskılarla Sönümlendiremezler!"

Devrimci Yapı İşçileri Sendikası ve İnşaat İşçileri 3. Havalimanı inşaatında işçilerinin eylemi ve yaşanan saldırıya ilişkin basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda sendika temsilcisinin katıldığı toplantıda "3'üncü Havalimanı inşaatında çalışan işçilerin taleplerini çalışma yaşamı için zorunlu olan ihtiyaçlardır. Taleplerimiz yerine getirilinceye kadar mücadelemiz sürecek" denildi.

İSTANBUL - DİSK’e bağlı Yapı-İş ve İnşaat İşçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İş’in Kadıköy’deki genel merkezinde bir basın toplantısı düzenleyerek 3’üncü havalimanı işçilerinin eylemlerine ilişkin bilgiler verdi. Basın toplantısına çok sayıda kurum katlarak destek verdi. 

DİSK’e bağlı Dev Sağlık-İş, Limter-İş, Enerji-Sen, Basın-İş, Gıda-İş, Dev Turizm-İş, Genel-İş Anadolu Yakası 1 nolu şube; KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Zeliha Baksi, Eğitim Sen 2 ve 5 nolu şubeler ve İSİG Meclisi, HDP milletvekili Erkan Baş, Ali Kenanoğlu ve Rıdvan Turan basın açıklamasına katıldı.

Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, 3'üncü havalimanı'nda yaşanan süreci aktardı.

Karabulut, “Eylemlerin başından beri Dev Yapı-İş ve İnşaat İşçileri Sendikası olarak içindeydik. Kaymakamlık ve İGA ile görüşmelere dahil olduk. İşçilerin taleplerini kabul ettirmeye çalıştık. İGA yönetimi ve siyasi iktidar, işçilerin talep bile denemeyecek, yüzyıllardır mücadele ederek kazandığı çalışma yaşamından doğan haklarına gözlerini kapattı. Her gün iş kazaları yaşanmakta ve onlarca kardeşimiz iş cinayetlerinde yaşamını yitirmekte. İşçiler tahtakurularının olduğu koğuşlarda barınmak zorunda kalıyorlardı. Balık istifi servislerle çalışmaya gidiyorlardı. Yemekler bile kısım kısım ayrılarak yeniyordu. Taşeron işçi, formen, işçi sahibi ayrı yemekhanelerde yemek yiyordu” diyerek şantiyedeki koşulları aktardı.

İnşaat işçilerinin örgütlü mücadelesinin bu eylemlerde önemli bir noktada durduğunu ifade eden Karabulut,

 

"Devasa Kulleri Kanlarını Karıştırarak Yükseltenler İnsanlık Dışı Koşullarda"

“Devasa kuleleri yükselten, yolları yapan inşaat işçileri bu yapıları alın terleriyle kanlarını karıştırarak yaptı. Her türlü çalışma hakkından yoksun, insanlık dışı koşullarda çalıştırıldılar. İnşaat işçileri çaresiz değildir. Son 4-5 yıldır örgütlü mücadelesi, inşaat işçileriyle birlikte koğuşlarda kalarak arkadaşlarımız örgütlenme faaliyetleri yürüttüler” dedi.

 

"Taleplerinimizi Kabul Etmek Zorundalar"

Karabulut, Çalışma Bakanlığı’nın konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapmamasını eleştirerek “Dün yüzümüze bakmayan, bir aşağılayanlar bizi toplantıya çağırdı; muhatap olarak kabul etti. Kabul etmek de zorundaydı. İş Kanunları’nda, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kanunlarında var, taleplerimizi kabul etmek zorundalar. 4 gündür ülke ayağa kalkmış, tüm toplum bir arada; işçilerin haklarını korumakla mükellef olan Çalışma Bakanlığı’ndan tek laf çıkmadı. Çalışma Bakanlığı değil; İçişleri Bakanlığı’nın polis ve jandarmasını gönderdiler. Ciddi bir terör dalgasıyla karşı karşıyayız. Yaklaşık 600 arkadaşımız gözaltına alındı; bunların 160’ı dün gece serbest bırakıldı” ifadelerini kullandı.

Karabulut sözlerini, “Arkadaşlarımızın bütün talepleri kabul edilmek zorunda, çünkü arkadaşlarımızın tüm talepleri Çalışma Yasası’nda var” ifadeleriyle sonlandırdı.

Basın metnini İnşaat İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu okudu. Basın metninde 3’üncü havalimanında yaşananlar ve işçilerin taleplerini aktardı.

“Servislerin paydostan sonra şantiyeden kamp alanına 45 dakikada ulaştığı, bu servislerin sık sık kaza yaptığı; maaşların geç ödendiği, ödenenin bir kısmının bankaya yatırıldığı ve geriye kalanın ise elden verildiği; yemekhanedeki yemeklerin kötü olduğu ve barınma koşullarının katlanılmaz derece kötü olduğu 3. Havalimanı inşaatı işçiler için bir toplama kampından farksız" diyen Acu, tüm bunlara rağmen ana akım medyanın ise bilardo salonları, çamaşır yıkama alanları ile 3. Havalimanı inşaatını “şehir yaşantısından farksız” diye servis etmekten vazgeçmediğim dikkat çekti.

Ana akımın bu yalanını ise İnşaat-İş ve Dev-Yapı-İş’in işçileri örgütlenmeye ve eylemlere teşvik eden örgütlü mücadelesinin ortaya çıkardığını belirten Acu, Cuma günü başlayan eylemi tetikleyen işçileri taşıyan servisin kaza yapması ve bu kazada 17 kişinin yaralanması olduğunu fakat gizlendiğini, gün içerisinde ise işçilerin çalışma koşullarına karşı eylemleri doruk noktasına ulaştığını aktardı.

 

"İşçileri Sürekli Olarak Oyalıyorlar"

Bunca zamandır iş cinayetlerine kurban giden, iş kazalarında yaralanan işçilerin Cuma günü yükselen sesi sayesinde Jandarma, İstanbul Valisi ve Kaymakamı, işçileri ikna etmek için şantiyeye gelmek zorunda kaldığını belirten Acu,  bu yetkililerin her birinin işçilerin haklı taleplerinin sesini kısmak, işçileri oyalamak adına “Taleplerinizin takipçisi olacağız” dediklerini söyledi.

Acu sözlerini şöyle sürdürdü: "İşçiler bu yetkililerin 'takipçi'liğini çok çok iyi bilir. Bundan dolayı işçiler' Kesin çözüm istiyoruz', 'Kesin çözüm olmadan eylemi bırakmıyoruz' dedi. Bu yanıtı alan yetkililer, topu İGA yetkililerine attı. Onlar da aynı oyalama taktiğiyle 'Talepleri hemen gerçekleştiremeyiz, iş başı yapın bakarız' yanıtını verdi. Kesin çözüm isteyen 3. Havalimanı işçileri eylemlerini kararlılıkla sürdürünce yetkililer, jandarmayı devreye soktu.

 

"Jandarma, İşçilerle Sendika Temsilcilerinin Bağını Koparmaya Çalıştı"

Jandarmanın ilk işinin Dev Yapı-İş, İnşaat-İş, İYİ Sen yetkililerine GBT yaparak şantiye dışarına çıkarmak, işçilerle bağını kopartmaya çalışmak olduğunu, işçilerin koğuşun içine sakladığı iki İnşaat-İş yetkilisi dışında şantiye içinde sendikacı kimse kalmadığını aktaran Acu, "Gece yarısı ise kaymakam, jandarma ve İGA yöneticileri işçilerle görüşerek ikna etmeye çalıştı fakat işçiler, direnişlerinden vazgeçmedi. Görüşme ile ikna olmayan işçiler ertesi gün eyleme devam etmek üzere kamplarına çekildi. Ardından gece saat 03.00 civarında jandarma kapıları kırarak işçilerin kaldığı koğuşları bastı, 534 işçiyi ve 4 İnşaat-İş Sendikası temsilcisini gözaltına aldı. Sabaha karşı 06.00 civarında ise yeniden içeri giren iki İnşaat-İş temsilcisini gözaltına aldılar. Geri kalan işçileri de işten çıkarmakla, gözaltına almakla tehdit ederek işbaşı yapmaya zorladılar" diyerek gece yaşananları aktardı.

Jandarmanın, hakları ve insanca yaşamak için mücadele eden işçilere saldırarak kendi kendini teşhir etmiş olduğunu, işçilerin de patronların daha fazla kâr etmekten başka bir amacı olmadığını gördüğü gibi devletin hiçbir yetkilisinin de işçilerin çalışma koşullarının kötülüğünü görmediğini, patronların tetikçiliğini yaptığını anladığını ifade eden Acu, Bilkent Şehir Hastanesi’nde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hiç iş kazası ve iş cinayeti olmadığını söylediği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ise 297 iş kazası ve 4 iş cinayeti olduğunu söylediği bir zamanda bakanlık 3. Havalimanı’nda 27 iş cinayeti olduğunu açıkladığını belirtti. 

 

"İşçilerin Yıllardır Biriken Öfkesini Baskılarla Sönümlendiremezler"

"Şantiyede çalışan bazı işçiler ise 'Buradan günde 2 ölümüz çıkıyor' diyerek seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Tek istedikleri can güvenlikleri olan bir şantiyede çalışmak, tahtakurusu olmayan yataklarda yatmak, doğru düzgün yemek yiyebilmek ve yetkililer tarafından insanca muamele görmek! Nitekim işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle yaptığı eylem sürerken sepet vincinin devrilerek iki arkadaşımızın yaralanması, taleplerimizin gerçekliğinin en büyük göstergesidir" diyen Acu, bugün ise şantiyedeki işçilerin aktardığı bilgilere göre İGA’nın şantiyeye bir sorgu merkezi kurduğunu ve orada işçilere kaba dayak atıp eylem hakkında bilgi ve isim almaya çalıştığını öğrendiklerini aktardı ve "İnşaat işçilerinin on yıllardır içinde yaşadığı berbat koşullardan doğan bu birikmiş öfkesini bu şekilde sönümlendiremezler. Hayatta kalmak için ölümüne çalıştığımız 3. Havalimanı inşaatında çalışma koşulları iyileştirilene kadar, gözaltına alınan arkadaşlarımız serbest bırakılıp işbaşı yapana kadar mücadelemiz devam edecek" dedi.

 

"İnşaat İşçilerinin Çığlığı, Gecenin Karanlığındaki Ses Gibi Yükseliyor"

Basın metninin okunmasının ardından KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Zeliha Baksi söz alarak 3’üncü havalimanı işçilerine olan desteklerini açıkladı. “İşçilerin taleplerini çözmek yerine onların önüne güvenlik güçlerini gönderdiler. Öncelikli olan sendikalı işçileri ve yöneticileri gözaltına aldılar. Dün bunu Kadıköy’de de gördük. Basın açıklamasına 20 dakika kala güvenlik güçleri görüşme talebinde bulundu. Aslında bu bir görüşme değildi; oradaki örgütlü kişileri gözaltına almak içindi. Siyasi iktidarın bir patronsever olduğunun göstergesiydi” dedi.

Basın toplantısı, 3’üncü havalimanındaki talepler karşılanana kadar eylemlerinin süreceğini vurgulayan sendika temsilcilerinin işçilerin taleplerini sıralamasıyla sonlandı.

Son olarak söz alan Karabulut, “İnşaat işçilerinin çığlığı, gecenin karanlığında bağırmaya benziyor. Biz bu karanlığı yırtmak için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.