“İnsanların, İşçi Emekçilerin, Yoksulların Birbirinden Başka Hiç Kimsesi Yok”

 

 Depremin ilk gününden itibaren Antakya'da olan ve gönüllü olarak çalışmlara katılan okurumuzun anlatımıdır


Ben arama kurtarma ekibindeydim. Bir hafta boyunca sahada gezdim. Yıkım çok büyük, ama müdahale çok az. Şu an halen daha yüzlerce cenaze enkaz altında. Buradaki ailelerden, umudunu kesip binalarını terk edenler de var. Cenazelerini orada terk edenler de var. Artık her yerden ceset kokuları gelmeye başladı. Dün (12 Şubat) ekibimizle birlikte eski Antakya denen bölgeye, Kurtuluş Caddesi’ne gittik. Gerçekten yıkım, sadece Armutlu ile sınırlı değil, çok büyük. Yıkım çok büyük gerçekten. Cebrail mahallesi, Ataevler, Eski Antakya tamamen yıkılmış durumda. Beton yığınları var zaten oralarda. Ve insanlar gördüğümüz kadarıyla kendi imkanlarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.

Eski Antakya’da kiliselerin yıkıldığını gördük mesela. Kiliseler yıkılmıştı. Onun dışında sokaklar çok dar olduğu için ekiplerinde çok müdahale şansları yok. Sadece ana caddedeki enkazlara müdahale ediyorlardı şimdilik.


Benim şahit olduğum, gerçekten yıkımın büyüklüğünü, acının büyüklüğünü, gerçekten çaresizliğin de büyüklüğünü gösteren bir olay da anlatabilirim. Sanırım ikinci gündü, halen daha hiçbir müdahale yoktu. Gündüz caddesinde yıkımın olduğu bir binada yangın vardı. Ama altta 3 çocuk, bir anne baba dışarıdaydı, ama 3 çocuğu binada... Üst katlarda da yangın vardı. Herhangi bir itfaiye müdahalesi yoktu. Zaten o bina üç gün boyunca yandı. Anne-baba akşam çıplak elleriyle ateşe toprak atıyorlardı. Tabii yardım etmeye çalıştık ama, yangın bizim söndürebileceğimiz durumda değildi. Acilen itfaiye müdahalesi, arama kurtarma ekipleri gerekiyordu.

Bu gerçekten insanların ne kadar çaresiz bırakıldıklarını, ne kadar devlet desteğinden, profesyonel destekten yoksun bırakıldığını gösteren bir durumdu benim için. Aynı zamanda arama kurtarma ekibimizle sokaklarda ses almaya çalıştık. Yıkılan binaların arasından belki bir tıkırtı duyarız diye bütün sokaklarını Antakya’nın, Eski Antakya’nın, Armutlu’nun, Elektrik Mahallesinin, Gazi Mahallesinin sokaklarını gezdik. Sanırım 4 ya da 5. günde iki tane cenaze çıkardık ailenin ricası üzerine. Cenazelerin altından hiç beklemediğimiz şekilde canlı tepki aldık. Zaten yarıya kadar çıkarmıştık. Daha sonra orada yaşayan insana zarar vermemek için hemen profesyonel ekiplere haber verdik. Yine profesyonel ekiplerle birlikte, madencilerle birlikte, sanırım 22-23 yaşlarında bir kadını yine Gündüz caddesinden çıkardık. Yine 60 yaşındaki bir teyzeyi, sanırım 5. gün olması lazım, 5. günde çıkardık.

Tabi bunlar bu yıkımın ortasında bize de güç, moral veren şeyler. En azından bir nefes duymak, o beton yığınların arasında. Bir ses duymak, bir tıkırtı duymak, gerçekten azmimizi de attırıyor, insanlarımıza ulaşmak istiyoruz. Halen daha canlı olduğu umudumuz var. Bunun için çabalıyoruz.

Dün mesela Gündüz Caddesinde bir evde köpeklerle ve termal kameralarla bir canlı tespit edildi. Ama akşam çalışma durduruldu. Nedenini bilmiyoruz.

Biz Antakya depreminde şunu gördük. Gerçekten buradaki insanların, işçi emekçilerin, yoksulların birbirinden başka hiçkimsesi yok. Ancak dayanışmayı büyütürsek birbirimizi yaşatabiliriz.

Ben Antakya dışındaki, deprem bölgeleri dışındaki işçi ve emekçilere şunu söylemek istiyorum. Dayanışmayı büyütelim. Ne olursa, birçok şeye ihtiyaç var. Birçok malzemeye ihtiyaç var. Moral desteğe ihtiyaç var. Bunlar için çabalayalım. Ancak böyle yaralarımızı sarabiliriz.