LENİNİZME GERİ DÖNÜŞ-3

Bir Hayalet Egemen Kapitalist Sınıfa Saldırıyor

Bu hayalet, gençliğin dünya çapında isyanıdır. Kapitalistler, derinden demoralize oluyorlar. Gençliği kaybetmeleri, onlara acı veren bir gerçek. Gençliğin ezici çoğunluğu kapitalizm karşıtı oldu ve günden güne ona karşı ayaklanıyor. Sosyalizm, hiç bu kadar popüler olmamıştı.

Trump, yenilerde yaptığı bir konuşmada, "Bu ülke asla sosyalist olmayacak" dedi. Sosyalizme karşı çıkmanın, yeniden temel bir seçim sloganı olmasına karar vermiş görünüyor. Aynı zamanda zenginler arasında yaygın bir şekilde hissedilen yerleşmiş bir korkuyu da ortaya koymuş olabilir. Küresel ayaklanma süper zenginlere karşı yola çıkmış durumda; öylece çekip gitmeyecek. Doğrusu, o gerçek anlamda henüz yeni başlıyor.

Bir zamanlar kapitalist toplumun, giderek daha uygun olmayan zorunlu yüksek öğrenim seviyesini almaları koşuluyla, onlar için rahat bir varlık sağlayacağını düşünen genç işçiler, işçi sınıfı mücadelesini yeniden tanımlamaktadır. Genç insanlar, ölmekte olan kapitalist sistem çağında daha rizikolu iş ve yaşam koşullarına karşı yüksek öğrenimin herhangi bir koruma sağlamadığını anladılar. Fakat öğrendikleri ders, kapitalistlerin öğrenmelerini umdukları ders değildi: Onlar, kapitalizmden nefret etmeyi öğreniyorlar.

Bazı gençlerin mücadeleye Marksizm ile, sınıf mücadelesi ve işçi sınıfının rolü ile çelişkili toy ve küçük burjuva radikal düşünceler getirdikleri doğrudur. Partimize daha çok genç geldikçe, bu düşüncelerle daha fazla karşılaştık ve bunlarla mücadele etmek zorunda kaldık. Gençliği yanlış düşüncelere sahip olmakla suçlamıyoruz.

Bunu tamamıyla işçi sınıfı mücadelesinin zayıflığının öngörülebilir ve tersine döndürülebilir bir sonucu olarak değerlendiriyoruz. Bu konuda gençliği yüzümüz maviye dönene kadar eğitebiliriz. Fakat, kapitalist siyasi sistemden ve onun siyasi partilerinden bağımsız olduğunu -ve tüm ezilenleri kucakladığını- gösterebilen bir sınıf hareketi olana değin; o zaman düşünceler ve diğer sınıf güçlerinin liderliği, sistemin krizleri tarafından radikalleştirilenlerle bazı ortaklıklar yakalayacaktır.

Genç militanların düşüncelerinden korkmak yerine, onları tamamıyla kazanmak için daha sıkı çalışmalıyız. Bunu yapmak, bizden bu problemde uzun süredir bir faktör olan işçi sınıfının siyasi dejenerasyonu gerçekliğini açıkça itiraf etmemizi talep edecektir. Çok sıklıkla, hareketimiz gençliğe değişimden korkan, geçmişte kalan, açık olmaktan çok kapalı ve tutucu, sekter, topluma yukarıdan bakan, eğitici ve beceriksiz olarak görünüyor. Bazılarının herhangi bir düşüncenin çok cezbedici görülmeyen düşüncelere üstün geleceği sonucuna varabilmesi sürpriz olmasa gerek. Hareketimiz ne kadar çok devrimci olursa gençliğin ve işçi sınıfının geniş kesimlerinin güvenini o kadar çok kazanacağız.

 Gerçek Leninizme Bir Dönüş

Gerçek Leninizme dönüş, işçi sınıfının en çok ezilen kesimlerinin güvenini kazanmaya yardım edecektir. Lenin, 1920'de Komintern'in İkinci Kongresi'ne ulusal ve sömürge sorunlarını içeren teklifini sunduğunda, eğer hareket ulusal kurtuluş hareketlerini ve kendi kaderini tayin için ezilenlerin mücadelesini kucaklamazsa güçlü bir işçi enternasyonali hedefinin imkansız olacağını anladı. Bu nedenle " Dünyanın Bütün İşçileri Birleşiniz" sloganı, "Dünyanın Bütün İşçileri ve Ezilenleri Birleşiniz" şeklinde değiştirildi.

Lenin'in ulusal sorun konusundaki pozisyonu, sınıf yöneliminden uzaklaşma değildi. Tam tersine, sınıf yönelimini nesnel olarak güçlendirmek için ileri sürülmüştü. Hareketin içindeki bir çoğu hala bunu anlamıyor. Sonuç olarak, bunların ulusal sorundaki pozisyonları zayıfladı, zaman zaman ulusal sorunu bütünüyle yok sayma noktasına düştü.

Yine, hareketimiz içinde bazıları, cins baskısına karşı mücadeleyi yanlış bir şekilde sınıf mücadelesinden bir uzaklaşma olarak görüyor. Bize göre bu, sınıf mücadelesinin dar, hatalı bir anlayışının bir diğer örneğidir ve ataerkil önyargılardan etkilenen bir pozisyondur. Neyse ki, hareketimizde hepimiz sonunda Enternasyonal Marşı'nda söylenen "Artık geleneğin zincirleri bizi bağlamaz" ("Yıkalım bu köhne düzeni/ biz başka alem isteriz"- bn) sözleriyle uyumlu olalım diye bu konuları bir yeniden değerlendirme olacak.

 Faşizm Tehlikesiyle Nasıl Savaşacağız?

Trump'ı politik olarak doğru tanımlamaya çalışmak ya da ne yapacağını tahmin etmek, onun dengesiz davranışlarının, gizlemeye gerek duymadığı ırkçılığının, kadın düşmanlığının ve tumturaklı demagojilerinin ABD egemen sınıfındaki panik, kaos ve politik yıkımın gerçek yansımaları olduğunu anlamaktan daha az yararlıdır. Trump, ölüm kalım krizi karşısında ABD egemen sınıfının maskesiz yüzüdür. O, sivil olarak görünme ya da kanunlara uyma yahut uluslararası ittifakları sürdürmeye çalışmanın ABD emperyalizminin istikrarlı bir şekilde çöküşünden kurtulmasına yardımcı olmadığının kanıtıdır.

Bunun ötesinde, Trump, egemen sınıfın ekonomik istikrarın -ve dolayısıyla politik istikrarın-çatırdadığı bir dönemde, işçi sınıfının çeşitli kesimlerinin politik bağlılığını sürdürmek için egemen sınıfın alması gereken yolu örneklemektedir. Trump'ın duvar (Meksika sınırına örülecek duvar-bn) inşa etme takıntısı ve -özünde varolan ırkçılığa davetin ötesinde- göçmen işçilere karşı savaşı, aynı zamanda küresel sınıf bilinçlenmesini engellemek için dünya işçi sınıfının çeşitli kesimleri arasında duvarlar örmek için umutsuz bir çağrıdır. Aslında Proletarya Enternasyonalizmi ihtimaline karşı bir savaş ilanıdır. Devrimci ve samimi ilerici güçler için işçilerin mücadelesinin hiçbir sınırı olmadığını ilan etmenin ve kitlesel çağrılarının bir parçası yapmanın zamanı geldi.

Trump fenomeni aynı zamanda bir uyarıdır. Eğer dizginlenemeyen bir krizin ortaya çıkması egemen kapitalist sınıfı yaşamsal anlamda korkutursa, egemen sınıfın çeşitli kesimleri bir çözüm olarak faşizme ve savaşa başvurmaya hazırdırlar. Tarih, "demokrasiyi kurtarmak "için egemen sınıfın diğer kesimlerine güvenmenin -ABD'de bu, Demokrat Parti'ye dönmek anlamına geliyor- sadece kafa karışıklığı ve işçi sınıfını silahsızlandırmak olduğunu gösterdi. Faşizm tehlikesiyle savaşmanın en iyi -ve aslında en gerçek- yolu, sınıf mücadelesini devrime kadar sürdürmek için işçi sınıfının radikal ve yaygın kabarışıdır.

 İşçi Sınıfının "canavarın Karnındaki" Rolü Nedir?

Yüzyıl önce, her yerdeki komünistlerin arasındaki düşünce şu ya da bu yolla, emperyalizmin merkezlerindeki -özellikle de ABD'deki- işçi sınıfı güçlerinin kapitalizmin kaderini belirlemede belirleyici bir rol oynayacağıydı.

Sam Marcy (Workers World Parti'nin şimdi hayatta olmayan kurucusu-bn), yaklaşık 70 yıl önce 2. Dünya Savaşı sonrasının ilk yıllarında Çin Devrimi'ni iten doğudaki devrimci ivmenin ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin kahramanca direnişinin zaman içinde ABD'ye geleceğini öngörmüştü. Che Guevera'nın görüşü, emperyalizmin kalbindeki kitleler, işi bitirmek için ayağa kalkmadan önce, emperyalist imparatorluğun uç noktalarında bir dizi devrimin olması gerektiğiydi. Bu tahminler yapıldığından bu yana dünya hayal edilemez şekillerde değişti. Değişmeyen şey, kapitalist egemenliği sona erdirmek için cüret etme ihtiyacıdır.

Önceki tahminlerin geçerliliği üzerinde tartışma yapmayacağız. Bunun yerine belirsiz olmayan terimlerle -ve kararlı bir güvenle- canavarın karnındaki işçilerin ve ezilen halkların canavarı öldürmek için dünyanın geri kalanına karşı özel bir sorumluluğu olduğunu onaylayacağız. Yarın ne yapmamız gerekiyorsa, son oyunun hazırlıklarına başlamak için erken değil!

Workers.org'dan çevrilmiştir

Çeviri Kolektifi