< İşçilerin Canı Üzerinde Yükselen Sömürü Düzeni

Ankara İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Ankara OSTİM/İvedik OSB’de gerçekleşen, 20 işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirmesinin 8'inci yılında Ostim Metro çıkışında basın açıklaması gerçekleştirdi.

ANKARA - Ankara İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Ankara OSTİM/İvedik OSB’de gerçekleşen işçi katliamının 8.yılında Ostim Metro çıkışında bir açıklama gerçekleştirdi.

Ostim Metro çıkışında "8. Yılında Ostim'i, İvedik'i Unutmadık Unutmayacağız - Kaza, Değil Kader Değil Katliam!" yazılı pankart açan Ankara İSİGM üyeleri adına konuşan Pınar Abdal, 3 Şubat 2011 tarihinde Ankara’da Ostim Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Özkanlar Hidrolik İmalat’ta ve yine aynı gün İvedik Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Metsan’da patlamadan kaynaklı yangın sonucu 20 işçi hayatını kaybettiğini, 53 işçinin de yaralandığını hatırlattı.

 

"Kar Hırsı Yüzünden  Göz Göre Göre Gelen Katliam"

"Kapitalizmin kar hırsı, alınmayan önlemler, yapılmayan denetimler, patronları koruyan hukuk sistemi yüzünden Ankara’nın orta yerinde bir katliam göz göre göre gelmiş, 20 işçinin yaşamını yitirdiği iş cinayeti, acı ve kara bir leke olarak tarihte geçmiştir" diyen Abdal, resmi ve teknik açıklamalara rağmen, ruhsatsız yerde imalat yapılması ve patlamaya neden olan tüplerin depolanması ve denetimine ilişkin mevzuat hükümlerinin hiçbirine uyulmaması nedeniyle bu katliamın gerçekleştiğini vurguladı.

Daha sonra yapılan incelemelerde işyerlerinin tehlikeli iş yapılan bir binada olması gereken önlemlere sahip olmadıkları, ikinci gayri sıhhi müessese kapsamındaki bu işyerlerinde, işçileri koruma yönünde hiçbir önlem alınmadığının ortaya çıktığını aktaran Abdal, Ostim ve İvedik Katliamı’nın yargı sürecinin, Türkiye’de iş cinayetlerinin üzerinin nasıl örtülmek istendiğini de bir kez, daha ortaya koyduğunu söyledi.

 

"9 Yıldır Sorumlular Yargılanmadı"

"Dava süreci, 4-5 kişi üzerinden, düşük miktarlı ve taksitli para cezasıyla geçiştirilmeye çalışılmıştır. Mahkeme yalnız 5 sanık hakkında hüküm vermiş, diğer 13 sanık hakkında beraat kararı vermiştir. Katliamın kamu sorumluğu ortadayken, dava sürecinde sorumlu kamu kurumları hakkında hiçbir işlem yapılmamış; denetçi, müfettiş, bakan, siyasi sorumlular, aradan geçen 9 yıl içinde mağdur aileler ve avukatların bütün girişimlerine karşın yargılanmamıştır" diyen Pınar Abdal, bilirkişi raporunda işyerlerinden birinin ruhsatsız olduğu, işyeri açma ve çalıştırma izninin bulunmadığı, ilgili kurumlarca basınçlı kapların kullanımı ve iş güvenliği yönünden denetimlerin yapılmadığı gibi birçok eksiklik tespit edildiğini belirtti.

"Kurum Yetkililerinin Yargılanması Engellendi"

Fakat bu eksiklik ve denetimsizliğin sorumlusu olan dönemin Ankara Büyükşehir Belediyesi yönetimi, Yenimahalle Belediyesi yönetimi, İvedik OSB Yönetimi, Ostim OSB Yönetimi, Bilim Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na olayla ilgili herhangi bir kusur yüklenemeyeceği yönünde görüş bildirildiğine dikkat çelen Abdal, Kurumların yetkililerinin yargılanmasına dair bütün engellemelere rağmen, işçi ailelerinin Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunduklarını, ancak Mahkemenin Ağustos 2018’de “kabul edilmezlik” kararı verdiğini aktararak şu anda, kamu görevlileri açısından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecinin işlemekte olduğunuz söyledi.

3 Şubat 2011 tarihinin sermayenin sanayi sitelerindeki ucuz emek sömürüsünü, sağlıksız, iş güvenliği önlemleri alınmayan atölyelerdeki çalışma koşullarını bir kez daha üstü karartılmayacak bir biçimde ortaya çıkardığına işaret eden Abdal, "Çok açıktır ki; on binlerce işçinin sendikasız, kimi zaman sigortasız ve asgari ücretin altında ücretlerle, kuralsız çalıştırıldığı Ostim ve İvedik Sanayi bölgelerinde çalışma koşulları, gelen katliamın davetiyesini hazırlamıştır, başka katliamlara da hala davetiye hazırlamaktadır" dedi.

 

"Yeni İş Cinayetlerinn Önü Açılıyor!"

Aradan geçen 9 yılda, Ostim-İvedik Katliamı’nı yaratan çalışma rejiminin daha da despotikleştiğini, iş cinayetlerine giderek daha trajikleşen iş cinayetleri eklendiğine de dikkat çelen Abdal, "Bu tablonun bir sonucu olarak 2019 yılında Ankara’da en az 56, Türkiye genelinde 1736 arkadaşımız iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. 2019’da Siteler’de, İskitler’deki katliamlar bu trajik ölümlerin en görünür yüzüdür. Yine bu süreçte çıkarılan yasalarla, yönetmeliklerle, ekonomi programlarıyla sermayenin her türlü kuralsızlığına göz yumulmuş, teşvik ve desteklerle yeni sömürülerin, yeni iş cinayetlerinin önü açılmıştır" dedi.

Bu yaşananların kaza, kader ya da fıtrat değil, cinayet olduğunu vurgulayan Pınar Abdal, Ostim ve İvedik’teki patlamanın öngörülemez olmadığını, kaza olmadığını  aksine, bu çalışma rejimi ve bu sömürü düzeninin bilinçli politik tercihlerinin bir sonucu olarak işçilerin yaşam hakkını, sağlığı ve güvenli çalışma hakkını elinden almakta olduğunu belirtti.

 

"İş Cinayetlerine Sebep Olan Rejime ve Faillerine Karşı Mücadelemiz Sürecek"

İşçi sömürüsünün giderek arttığı; ucuz emeğin yaygınlaştığı, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın başat istihdam olduğu, sendikasızlaştırma politikalarının giderek arttığı, işçiyi bir maliyetten başka bir şey olarak görmeyen bir rejimde işçilerin sağlık ve güvenliklerinin hiçe sayılması nedeniyle ve iş cinayetlerinin giderek artmasının da kaçınılmaz olduğunu ifade eden Abdal sözlerini "Ostim ve İvedik için adalet istiyoruz ve biliyoruz ki, Ostim ve İvedik için adalet istemek, aynı zamanda yeni katliamların olmaması için mücadele etmeyi de gerektirir. Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak iş cinayetlerinin faillerine ve iş cinayetlerine sebep olan rejime karşı mücadelemiz sürecek. Ölenleri unutturmamak ve yaşayanları korumak için mücadelemiz sürecek" diyerek tamamladı.