Sağlık hizmetleri, savaş sırasında dahi dokunulmaz ilan edilir. Yazılı olan ve olmayan savaş kurallarındandır, en insani kuraldır. Saldırı esnasında dahi olsa sağlık amblemi görülen nokta saldırıdan muaf kalır. Düşman dahi olsa yaralısına, ölüsüne saygı gösterilir…

Ancak son yıllarda yaşadıklarımız, tanık olduklarımız bunlara ne kadar uzak… Irak’ta, Filistin’de, Suriye’de bombalanan hastaneler, taranan ambulanslar ve bizzat hedef alınarak öldürülen sağlık emekçileri…

Türkiye de buna hiç yabancı değil. Cizre’de, Nusaybin’de süren ayaklanmalar sırasında hastalara ulaşmak istediği için ateş açılan ambulanslar, kuşatılan ve kapatılan hastaneler, hastaların yaklaştırılmadığı hastane ve sağlık ocakları son yaşadığımız örneklerden.

Bu yaşananları gündeme getiren ise Cizre’de 4 sağlık emekçisinin 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında 10 yaşındaki bir çocuğu tedavi ettikleri gerekçesi ile tutuklanmaları…

2 Ağustos sabahı evleri basılan bir doktor ve üç hemşir, önce gözaltına alındı, sonra da tutuklandı.

Savcılık ifadesi alınan 4 sağlık çalışanı “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı.

Tutuklama haberinin ardından açıklama yapan SES Şırnak Şube yöneticileri, arkadaşlarının mesleklerinin gereğini yerine getirdikleri için tutuklandıklarını söyleyerek, daha önce de Cizre'ye sağlık hizmeti getirmek için geldikleri sırada haklarında soruşturma açıldığını hatırlattı.

SES, "Sağlık hizmetine muhtaç herkese, dil, din ve ırk ayrımı yapmadan bu hizmeti sunarız. Kim olursa olsun. Nerede olursa olsun. Sağlık emekçileri olarak her alanda var olacağız. Bu tutuklamalar bizi yıldıramaz. Sağlık çalışanı arkadaşlarımızın bu hukuksuz tutukluluğu son bulmalı ve işlerine geri dönmeli" diyor.

Gezi Ayaklanması’nda eylemcileri tedavi eden, bu sayede can kayıplarını ve kalıcı olabilecek sağlık sorunlarını en aza indiren “Gezi Doktorları” da iktidarın mahkemeleri tarafından yargılanmıştı.

“Savaş” şartlarında egemenlerin değil ezilen, katledilen halkın yanında yer alan sağlık emekçileri de hukukçular, gazeteciler gibi saldırılardan payına düşeni almaya devam ediyor. Ancak estirdikleri bu terör, baskılar, tutuklamalar halkları yıldıramayacak. Biz Kazanacağız!