Yemeksepeti kuryeleri artan kötü çalışma koşulları ve Yemeksepeti’nin yeni uyumluluk kurallarını protesto etmek için 13 Eylül Cuma günü Adana'da iş durdurma eylemi yaptı. Duygu Cafe yanındaki parkta toplanan kuryeler Yemeksepeti sisteminin...
Ankara'da Fernas Holding önüne giden maden işçilerine polis saldırdı. 28 kişi gözaltına alındı. Maden işçinin polis tarafından tekmelenmesine işçiler "Biz ölmeye gelmişiz. Bunla mı korkutacaksınız bizi!" yanıtı verdi.
Filistin halkına yönelik soykırım savaşının başlamasının üzerinden geçen 11 ayın ardından 40.000’i aşkın insan hayatını kaybederken, on binlerce de insan da yaralandı. Okul, çadır kampları, hastane ayrımı yapılmaksızın Siyonist İsrail’in yaptığı...
İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'da pek çok eve baskın düzenledi, aralarında yıllardır tutsak olan FHKC Genel Sekreteri Ahmet Saadat'ın eşi Abla Saadat da gözaltına alındı.
Antep'de 30 gündür işlerine dönme mücadelesi veren Akcanlar Tekstil işçileri ve Soma'da 20 gündür işlerine dönmek için geceli gündüzlü mücadele eden Fernas Madencilik işçileri, bugün Ankara'da Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanlığı önünde eylem...
Artvin'in Borçka ilçesi Cankurtaran Ormanı'nda ağaçların kesilmesine endel olmak isterken katledilen Reşit Kibar anısına "Yaşam Nöbeti" yapıldı.
Kilise tadilatında çalışan ve hakları ödenmeyen inşaatında işçilerinin eylemi Büyükada San Pasifico Kilisesi önündeki devam ediyor.
Sendikalı oldukları için işten atılan Fernas Madencilik işçileri bugün Fernas patronlarının Bodrum'da bulunan Cape Bodrum Luxury önünde 3 günlük nöbete başladı.
Cumartesi Anneleri'nin 1016. Hafta eyleminde 12 Eylül Askeri Faşist Darbesinden bir sonra gözaltına alınarak katledilen Cemil Kırbayır'ın akıbeti soruldu.
Mücadele Birliği Platformu olarak eylemlerinin 57. gününde Polonez işçilerini selamlamaya ve onlarla dayanışmaya Çatalca Polonez Fabrikasının önüne gittik.
Polonez markası ile İstanbul Çatalca’da bulunan fabrikada çeşitli et ve et ürünleri imalatı yapan Polonez Gıda’da çalışan 146 işçi Tek-Gıda İş Sendikasına üye olduğu için Kod-46 ile işten atıldıktan sonra Ağustos ayı ortasından bu yana yaklaşık 2...
Kuzey Ormanları Savunması, 12 Eylül Perşembe günü, İstanbul’da yedi ilçede toplamda 210 milyon metrekarelik alana kurulması planlanan JES’lerin ihalesinin yapılacağı İstanbul Valiliği Ek Hizmet Binası önünde eylemde idi.
Şakran Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan TKEP/L dosyasından tutsak Zuhal Sürücü, kurum tarafından verilen reçeteli ilaçtan dolayı alerjik bir reaksiyon yaşadı ve tedavi için hastaneye götürüldü.
HABER-SEN Merkez Yönetim Kurulu, sendika genel merkez binasında yaptığı basın toplantısında yıllardır her seçim döneminde TRT emekçilerine söz verilen +600 Ek Göstergenin uygulanmadığını belirterek yine bir seçim vaadi olarak mı kalacağını sordu.
Filistin Eylem Komitesi, Aksa Tufanı hamlesi ve İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırım saldırılarının birinci yılı sebebiyle 5 Ekim saat 16.00'da AKM'den Dolmabahçe'ye yürüyeceğini duyurdu.
İstanbul Üniversitesi önünde YÖK’ü protesto eden Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB), Dev-Güç, YDG ve HDP Gençlik Meclisleri, "Üniversitelerde de birleşik mücadele hattımızı örmeye, YÖK’ü tarihe gömmeye kararlıyız” dedi.
12 Eylül Asker Faşist Darbesi sonrasında uygulamaya konulan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) 39. kuruluş yılında, Devrimci Öğrenciler Birliği (DÖB), Gençliğin Devrimci Güçleri (Dev-Güç), Yeni Demokrat Gençlik (YDG), HDP Gençlik Meclisi tarafından İstanbul Üniversitesi önünde protesto edildi.
İstanbul Üniversitesi önünde yapılan protesto eylemi öncesinde üniversitenin önü polis ve özel güvenlik görevlileri tarafından abluka altına alındı.
"Demokratik Özerk Üniversite İçin Birlikte Yürüyoruz" yazılı pankart açan Gençlik Örgütleri “Kayyım Rektöre Karşı Birlikte Yürüyoruz”, “Kampüste Sokakta Evde Ataerkiye Karşı Birlikte Yürüyoruz” yazılı dövizler taşıdı.
Eylemde basın metnini gençlik örgütleri adına Bekir Açar okudu. Açar, 6 Kasım 1981’de kurulan YÖK’ün ‘kara bir el’ olarak üniversitelere müdahale ettiğini ifade etti. YÖK’ün proje olarak 12 Eylül sonrası faşist darbenin dayatması olduğunu vurgulayan Açar, 80’lerin Beyaz Toroslarını üniversitelere sokarak üniversite öğrencilerinin katledilmesinden sorumlu olan; ilerleyen süreçte öğrencileri sistemin kalıplarına sokmak adına her türlü baskıyı yapan; son süreçte ise iktidarın faşizminin üniversitelilere karşı tavırlarının temsilcisi konumunda olan YÖK üniversiteleri hapishaneye çeviremediği ölçüde öğrencilerin hapsetmeye, üniversitelileri zapturapt altına alamadığı ölçüde katlini vacip saymaya devam ettiğini belirten Açar, Bu proje 39 yıldır nasıl iktidara güdümlü hareket ettiyse bizler de onları üniversitelerden silecek iradenin sahibi, 6 Kasımların militan ve kitlesel YÖK protestolarının 39 yıldır yürütücüleriyiz" dedi.
Aylardır Covid-19 virüsü ile burun buruna yaşadıklarını, iktidarın virüse karşı sözde önlemler alırken yaşanan ekonomik krizin faturasını halka ödetip, yeni yıl mezun olmuş öğrencilerin okulu sırtlarındaki KYK borcu ile bitirdiğini vurgulayan Açar, "Üniversitelerimizden barış akademisyenleri, bilim ve barış savunucuları tasfiye edilirken Vedat Akgiray gibi hırsızlar profesör sıfatıyla karşımıza geliyor, üniversitenin iradesi yok sayılarak kayyım rektörler atanıyor. Dün yemekhane zamları için sokakta olup hakkımızı sokakta kazanan biz bütün bunlara karşı yine sokaktayız, sokakta olacağız" dedi.
Virüsün gidişatına hiçbir müdahalede bulunamayan iktidarın eğitimin online olacağını üniversiteler açılmadan sadece günler önce kararlaştırdığına dikkat çeken Açar, "Birçok öğrenci okul için gittiği yerde kalacak yer sorunu yaşadı, birçoğumuz yurtlarımızda bıraktığımız eşyalarımızı aylardır alamaz olduk. Eğitimlere girebilmek için gerekli teknik donanımı olmayan birçok öğrenci bilgisayar alabilmek için bankalara kredi başvurusu yaptı. Eğitimin uzaktan verilmesi anti-bilimselleştirmelerine ve niteliksizleştirmelerine kapı açıp bizlerin üniversitelerde akademik mücadele vermemizin önünü kapatmıştır" dedi.
İktidarın hastalığı dahi kendi lehine kullandığını asıl virüsün kapitalizm olduğunu belirten Açar, tüm bunlar yaşanırken iktidarın sessizce köşelerine çekilmelerini istediğini belirterek "Açlık ile hastalık arasında bıraktığı öğrencinin, işçinin, emekçinin çıkardığı tek bir sese bütün gücünü seferber ediyor. Her şeye rağmen bizler yine amfilerden, koridorlardan, sokaklardan eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim şiarını yükseltmek için buralardayız" dedi.
Bu düzeni yıkana kadar durumun daha iyi olmayacağını ifade eden Açar, Bizler, yıkma iradesine sahip, zaferi sokakta kazanacağını bilen, militan ve kitlesel bir birliktelik için bir araya gelmiş gençler olarak; üniversitelerde de birleşik mücadele hattımızı örmeye, YÖK’ü tarihe gömmeye kararlıyız" dedi.