"Katliamcı, Kadın Düşmanı Politikalarınızın Üstünü Örtemezsiniz"

Kadın örgütleri, Dersim'de ölümsüzleşen TİKKO gerillaları Gökçe Kurban ve Ali Kemal Yılmaz'ın cenazelerine yapılan işkencenin gizlenmeye çalışılmasına ilişkin İHD İstanbul Şuubesi'nde basın toplantısı yaparak    "Otopsi raporunu gizleyerek, katliamcı, kadın düşmanı gerçeğinizin üstünü örtemezsiniz" dedi.

Ekim ayında Dersim'de ölümsüzleşen Gökçe Kurban (Asmin) ve Mehmet Ali Yılmaz'ın cenazelerinin ailelerine verilme sürecinin işkenceye dönüştürülmesi ve Gökçe Kurban'a (Asmin) yapılan işkenceye ilişkin , Yeni Demokrat Kadınlar (YDK), Emekçi Kadınlar (EKA), Kadınların Kurtuluşu, Özgür Genç Kadınlar (ÖGK), Sosyalist Kadın Meclisleri(SKM), YDG’li Kadınlar, İHD İstanbul Şubesi’nde “Kadınlar Karanlığa Uyanmasın Diye Güne Asmin Olalım” şiarıyla basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında Yeni Demokrat Kadın (YDK) adına konuşan Tuba Apaydın, 1-4 Ekim 2020 tarıhleri arasında Dersim'de TİKKO gerillaları Gökçe Kurban (Asmin) ve Ali Kemal Yılmaz'ın (Özgür) hava bombardımanı ile yaşamını yitirdiğini ancak cenazelerin teşhisi sırasında bambaşka bir tablonun ortaya çıktığını, iki gerillanın da kafasının kesildiği, başlarının ise “kaybedildiği” anlaşıldığını aktardı.

 

"Asmin'e Yapılan İşkence Öfkemizi Büyüttü"

"Gökçe Kurban'ın kafasının kesilmesi ve bedenine yönelik yapılan işkenceler, kadın düşmanlığının ve IŞİD çetelerinden hiçbir farkı olmayan savaş politikalarının somut göstergesidir" diyen Apaydın, 10 Ağustos 2015'te yaşamını yitiren ve çıplak bedeni teşhir edilen Ekin Wan'a yapılan işkencenin hafızalarıda büyük bir öfkeyle dururken şimdi de Gökçe Kurban'a (Asmin) yapılan işkencenin kadınların öfkesini büyüttüğünü söyledi.

Gökçe'nin ailesi tarafından teşhis edilmesine rağmen aileye, DNA örneği dayatması yapılarak cenazesinin teslim edilme sürecinin de işkenceye dönüştürüldüğünü vurgulayan Apaydın, "Gökçe, ailesine 2 ay boyunca teslim edilmemişti. Gökçe Kurban'ın vücudunda bombardımandan kaynaklı herhangi bir iz olmadığı, çene hizasından başının kesildiği, kasıklarında bombardımandan kaynaklanmayacak olan morluklar olduğu belirlenmişti. Fakat Gökçe Kurban'ın cenazesine yapılan işkence asker-polisin morga girip, aileyi burada da taciz ve tehdit ederek oluşturduğu baskı sonucu, ailenin ve avukatının tüm çabalarına rağmen hiçbir şekilde fotoğraf çekilmesine izin verilmemişti" dedi.

Böylelikle işkencenin belgelenmesinin engellendiğini, Ali Kemal Yılmaz'ın cenazesine yapılan işkencenin ise belgelendiğini fakat dosyaya gizlilik kararı konulduğunu aktaran Apaydın, Gökçe ile birlikte ölümsüzleşen Ali Kemal Yılmaz'ın raporları açıklanmış olmasına rağmen Gökçe'nin otopsi ve ön otopsi raporları ise gizlenmeye devam edildiğini söyledi.

 

"Devletin İmha Politikaları, Katlettiği İnsanların Bedenlerine Yapılan İşkenceyle Sürdürülüyor"

Bütün bunların, Gökçe'ye yapılan işkenceyi saklama, unutturma ve üstünü kapatma çabaları olduğunu ifade eden Apaydın, "Hâlâ aile; devlet tarafından taciz edilmekte, Gökçe Kurban'ın mezarına bırakılan çiçeklere dahi saldırılmaktadır ve mezarı abluka altındadır. Devletin imha, inkâr ve asimilasyon politikaları eşliğinde yürüttüğü savaş, katlettiği insanların bedenlerine yaptığı işkenceyle sürdürülmektedir. Kadınlar özelinde bu işkenceler, ölü bedenlerine tecavüz, teşhir, cinsel organlarını kesme, cenazelerine yapılan cinsel işkencelerle ve diğer saldırılarla vahşi boyutlara ulaşmıştır" dedi.

"Kadınları Katledenlerin Cezasızlıkla Ödüllendirilmesi Erkek Egemen Sistemin Savaş Politikasıdır"

Başta Kürt kadınları olmak üzere hakkını arayan, mücadele yürüten kadınların, “savaş ganimeti” olarak görülmekte olduğunu, Dersim özelinde ve Amed, Çewlik, Colemârg gibi diğer bütün illerde; kadınlara yönelik saldırıların devam eden savaşın parçası olarak şekillenmekte olduğunu ifade eden Apaydın, "Gökçe Kurban'ın cenazesine yapılan işkence de bu saldırılardan biridir ve insanlık suçudur!" dedi.

Son bir kaç yılda yaşanan bir çok kadın cinayetine ve katillerinin cezasızlıkla ödüllendirilmesine de örneklerle değinen Apaydın, özelde üniversiteli genç kadınlar olmak üzere bölgede yaşayan tüm kadınların, şantajla ve tehditle cinsel ilişkiye zorlanıdığını, bütün bunların bir savaş politikası olarak uygulandığını vurgulayarak "Kadınlar, en yakınındaki erkekler tarafından tecavüz edilerek, yakılarak, pencereden atılarak, parçalanarak, işkence edilerek katledilirken kadın düşmanlığı yaşamımızın normali haline getirilmeye çalışılıyor. Ataerkil düzen kadın düşmanlığını gizleyemezken savaşan, direnen, mücadele eden kadınlara duşmanlığı ise çok daha vahşi saldırılarla boyutlanıyor" dedi.

"Katliamcı, Kadın Düşmanı Politikalarınızın Üstünü Örtemezsiniz"

Apaydın sözlerinin "Katledilen, tacize, tecavüze maruz bırakılan, erkek ve devlet şiddetine uğrayan kadınlar için yükselttiğimiz kadın dayanışmasını; Gökçe Kurban'ın ve yoldaşının cenazesine yapılan işkence karşısında da gösteriyoruz. İnsanlığa ve kadınlara karşı işlenen bu suçun üstünün kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Otopsi raporunu saklayarak, katlıamcı, kadın düşmanı gerçeğinizin üstünü örtemezsiniz" diyerek tamamladı.