Sömürgecilerin heykelleri birer birer yıkılıyor. Birer birer devriliyor şehirlerin meydanlarına “başarılarını” göstermek için diktikleri “fatih”lerin büstleri.

Kıtaları keşfeden, bu kıtalardaki zenginlikleri, insanları yağmalayan, bu sayede ülkelerine “zafer” ve “zenginlik” getiren, “şan” getiren krallar, fatihler... Gerçekte halkları soykırıma uğratan köle tacirleri ve yağmacılar... Afrika’da madenleri ve siyahi insanları, Amerika’da İnka ve Aztek hazinelerini, yerli halkları...

Keşfedilen kıtaların tüm zenginliklerini “Eski Dünya”ya (“modern Avrupa”ya) taşıyarak sınıfının kahramanı olan krallar, kaşifler halkların öfkesinden bugün bile kaçamıyor...

Minnesota St.Paul'de bulunan Cristopher Columb'un üç metrelik heykeli devrildi. 24 saat içinde üç Kolomb heykeli devrildi.

Virginia eyaletine bağlı Richmond kentinde Konfederasyon Başkanı Jefferson Davis'in heykeli yıkıldı. Aynı gün Kolomb'un bir heykeli daha kaidesinden indirildikten sonra yakılarak göle atıldı.

Boston ve Miami'de protestocular Kolomb heykellerine saldırdı. Boston'da kent merkezindeki heykelin başı koparıldı.

Halkların öfkesinden kaçmak isteyen ABD’li yöneticiler, Konfederasyon generallerinin isimlerini taşıyan üslerin adlarını değiştirmeyi önerse de, bu öneri Trump tarafından reddedildi.

İngiltere Bristol’de ırkçılık karşıtı protestolarda, 1500’lerde Afrikalı siyahileri köle olarak satan tacir Edward Colston’un heykeli devrildi. Eylemciler, “Heykelin yıkılma anı muhteşemdi” ve “bu öfke anlık değildi” diyor. Heykelin kaldırılması için yıllardır imza kampanyaları yapılıyordu oysa. Edward Colston slogan ve alkışlar eşliğinde devrilerek Avon Nehri'ne atıldı.

Oxford Üniversitesi’nde de öğrenciler, sömürgeci Cecil Rodos'un heykelinin kaldırılması için eylemlerine devam ediyor.

Belçika’da, Kongo'yu sömüren Belçika Kralı 2.Leopold’un heykeli protestolarla tahrip edilmesinin ardından “restorasyon” için kaldırıldı. Ülkede Leopold’un tüm heykellerinin kaldırılması için kampanyalar başlatıldı.

Sorunu sanat alanı tartışmalarına hapsetmeye çalışanlar oluyor. Sözkonusu heykeller ne insanlığın ortak mirası kategorisine girebilecek nitelikte eserler, ne de büyük sanat yaratısı kategorisine. Siyasal-tarihsel bir misyon taşıyorlar. Kolomb heykelini yıkanların bizzat Amerikan yerli kadınları oluşu, konuyu net bir şekilde özetliyor aslında. Yerli halkın soykırımı ve Afrika halklarının köleleştirilmesi üzerine yükselen bir “uygarlığın”, bu “pek övünülesi” geçmişi heykellerle ebedileştirme girişimi elbette hakettiği tepkiyi görecektir halklardan.

Tüm bu heykeller büyük bir öfke ile, coşku ile yıkılır parçalanırken, “Umut” yükselmeye devam ediyor. NewYork’ta bir binanın çatısına dikilmiş olan, fakat birkaç yıl önce çeşitli gerekçelerle kaldırılan LENİN heykeli, kalabalıklar eşliğinde yerine dikiliyor ve Amerikan halklarına umudun yolunu gösteriyor...