2019 yılı G-20 Zirvesi, Japonya'nın Osaka şehrinde 28-29 Haziran tarihlerinde yapıldı. "Sorunlara çok taraflı ve ortak çözümler bulmak" düşüncesiyle yapılan Zirve, adeta "kelin merhemi olsa kendi başına sürer" sözünü doğrularcasına doğru dürüst hiç bir ortak sonuç alınmadan bitirildi. Zirve sonuç bildirgesinde, uluslararası ticaret ve küresel ısınmaya dair hiçbir şey yer almadı.

Zaten zirve öncesi Rusya Devlet başkanı Putin, Financial Times gazetesine verdiği röportajda liberalizmin "hükümsüz hale geldiğini" söyleyerek adeta başlamadan zirveye tüy dikmişti. Fazla değil, bir kaç on yıl önce artık dünyada her şeye liberalizmin hükmedeceğine karar verenler, şimdi onun mezarına son çivileri çakmak için toplanıyorlardı.

En basitinden Zirvede Nükleer Silahların Sınırlandırılması Anlaşmaları'nın (ABD ve SSCB arasında Gorbaçov döneminde imzalanan SALT I ve SALT II anlaşmaları) ABD tarafından tek taraflı sonlandırılmasına dair tek kelime bile edilmemiş olması bir göstergedir. Yine adı son dönemde İstanbul'daki Suudi Konsolosluğu'nda vahşice katledilen Kaşıkçı cinayetinin emrini veren kişi olarak sıkça duyulan Suudi Prens Salman'ın “Zirve resmi” çekilirken Trump'ın hemen yanında yer alması ve Trump'ın Prens'in elini hararetle sıkması bir diğer göstergedir. Yani emperyalist-kapitalist dünyanın çivisi çıkmış durumdadır ve durumu toparlamak için yapılan zirveler artık birer zırva olmanın ötesine geçememektedir.

Burjuva liderlerin bir çok konuyu, zirve genel oturumunda değil, ikili görüşmelerinde halletmeye çalışmaları bunun en açık kanıtıdır. Kısa süre öncesinde Çin'in Huwai şirketinin kendi topraklarında tüm faaliyetlerini yasaklayan ABD'nin, Çin'e karşı başlattığı ticaret savaşına ara verdiği görüntüsü yaratması için ABD başkanı Trump ile Çin devlet başkanı Xi Jinping'in ikili temasta bulunması gerekmiş, bu görüşme sonrası Trump, "Çin mallarına ek gümrük vergisi konulmasından şimdilik vazgeçtiklerini" açıklamıştı. Herkesin "Çin-ABD ticaret savaşında ateşkes" olarak duyurduğu bu haberin geçerlilik süresinin ne kadar olacağını yaşayarak göreceğiz ve bu aynı zamanda zirvenin kullanım süresini de gösterecek.

Yine Zirve'de Trump-Putin görüşmesinde İran ve Suriye başta olmak üzere Ortadoğu konuşuluyor; Ukrayna ve Venezuela konuları ele alınıyor. Bunlar hakkında ne konuşulduğu, ne tür kararlara varıldığına dair hiçbir açıklama yok; çünkü aralarında diplomasi denilen sakızın çiğnenmesinden başka bir şeyin yapılmadığı ve bilinen durumun karşılıklı idare edilmeye çalışıldığı bir sır olmasa gerek. Zirvede karşılıklı nabız yoklamadan sonra, bu konularda yarın herkesin bildiğini okuyacağından hiç kimsenin şüphesi olmamalı.

Türkiye-ABD görüşmesi ise, faşist burjuva basın ve TV'lerde özellikle "başarılı" yansıtılmaya çalışıldı. Zirve fotoğrafında bir yanında Prens Salman'ın durduğu Trump'ın öteki yanında durabilmek için epeyce gayret harcadığı gözlemlenen RTE'nin mutluluğu gözlerinden okunuyordu! Tartışmalı "S-400 ve F-35 meselelerinde olumlu yol alındığı", ilişkileri "kalıcı bir hasara yol açmadan" sürdürmek için hemfikir olunduğu yansıyan haberler arasındaydı. Trump topu Obama’ya atmış, Obama'yı Türkiye'ye patriot hava savunma füzesi satmama konusundaki tutumu yüzünden eleştirmişti; "Türkiye'ye adil davranılmadığını" söylemişti. İşin aslını ise, Trump'ın Türk heyetiyle görüşürken medya önünde sarf ettiği sözde görmek mümkündü; adeta dalga geçercesine "Şuraya bakın! Hollywood’da böyle harika çocukları göremezsiniz" deyivermişti. Ve heyettekilerin yüzüne yerleşen pişkin gülümsemeler, basının gözünden kaçmamıştı. "Başarı" hikayesinin mumu bu kadar yanıyordu! Gerçekler ise ABD Kongresi'nin zirveden hemen sonra Türkiye ile ilgili aldığı kararda gizliydi. Buradan anlaşılacağı üzere ABD, CAATSA (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) yoluyla baskıyı devam ettirecekti.

Evet, bir zirve daha sonuçlandı. Ve dünya üzerinde devam etmekte olan 3.Dünya Savaşı ve bu savaşa göre konumlanışlar, hiçbir şekilde hız kesmiş değil. Zirve'nin bir zırvaya dönüştüğünün esprisi de burada saklı.