Newroz başta Kürt halkı olmak üzere Kürdistan, Ortadoğu ve Mezopotamya halklarının bahara uyandığı, ama aynı zamanda tarihsel olarak isyancı ve umutlu bir şekilde faşizme, gericiliğe karşı sokaklara aktığı gündür.

Her yıl 4 parça Kürdistan’da, Ortadoğu’da ve Türkiye’de kitlesel olarak kutlanan bu tarihsel gün, bu yıl bambaşka bir coşkuyla kutlanıyor. İstanbul’dan Amed’e, Hakkari’den Şırnak’a kadar her yerde yüz binler halinde sokağa çıkan Kürt halkı ve dostları faşizmin yüreğine korkular salıyor.

2024 Newroz’unu İstanbul’da başta Kürt halkı, işçiler, gençler, devrimci güçler büyük bir coşkuyla karşıladı. Yüz binlerce yoksul Kürt emekçi, emekçi semtlerinden, yoksul mahallelerinden alanlara akıp, Yenikapı meydanında Newroz’u büyük bir coşkuyla kutladı. Faşizmin tüm kuşatmalarına, ablukalarına, yasaklama girişimlerine rağmen halklar büyük bir umut ve cesaretle alanı doldurdu. 3 arama noktası kurup arama noktalarını işkenceye çevirmesine, birçok göz altı yapmasına rağmen, polis yüzbinlerin oraya bütün coşkusu ve isyankar ruh hali ile akmasını durduramadı. Bundan dolayı bu yılki İstanbul Newroz’u, oraya katılan bütün ilerici, devrimci güçler açısından büyük bir moral ve coşku kaynağı olmuştur.

Bu yıl Leninistlerin mitingin örgütleyicisi olarak tertip komitesinde yer alması, devrimci kurumların Kürt halkının bu önemli ve anlamlı gününde her biçimiyle Kürt halkının yanında yer alması, önemli bir eşikti. Geçtiğimiz yıllardaki Newroz mitinglerine rağmen daha kitlesel, daha coşkulu, daha etkili geçen miting, birlikte mücadelenin güçlü örülebilmesi açısından önemli bir mihenk taşıydı. Ancak faşist devletin sadece fiziki saldırıları, ablukaları, işkenceleri değil, örgütleyip alana saldığı, ırkçı, faşist kafalı Nasyonal Kürtler adlı grubun özel saldırı ve provokasyon çabaları da bu yılki Newroz’da kendini hissettirdi. Tepeden tırnağa gerici, kadın ve LGBTİ+ düşmanı olan bu düşman pratiği, özelde Kürt halkının Türkiyeli devrimcilerle arasında gelişen birlikte mücadele pratiğini hedef almaktadır.

Bu gerici güruh, son 3 yıldır Newroz alanlarında saldırgan tutumlarıyla ortaya çıkan, sosyal medya ve alanlarda linç aklıyla hareket eden ve çeperlerinde lümpen, politik olarak aydınlanmamış güçleri toplayan bir toplamdır.

İstanbul Newroz mitingi boyunca Leninistlerin Deniz bayraklarına, DÖB’ün Kürtçe “Kürt Halkı Devrimle Özgürleşecek” pankartına ve EKA’lı kadın yoldaşlara saldıran bu aşağılık güruha alanda bulunan devrimci Kürt halkı ve gençleri, Leninistlerle birlikte müdahale etmiştir. Aynı zamanda alanda kortejden ayrı olarak Deniz bayrağını sahiplenip sallayan bir gence saldıran bu güruh, Deniz bayrağını elinden alıp yakarak, özelde Denizlerin yarattığı devrimci değerlere saldırmıştır.

Bu saldırı sadece bir grup kendini bilmez bilinçsiz gencin tertiplediği bir saldırı olmaktan öte, faşist devlet güçlerinin özel olarak yönlendirip, yönettiği bir pratiktir. Denizlerin devrimci davasının Kürt halkı tarafından ne kadar sevgi ve içtenlikle sahiplenildiğini gören gerici burjuva KDP bağlantılı güçler ve onları saldırtanlar, bundan fena halde rahatsızlık duymakta ve kaygılanmaktadır. Çünkü bu topraklarda faşizmin en çok çekindiği ve engellemeye çalıştığı şey, iki halkın birlikte mücadelesinin güçlenip ete kemiğe bürünmesidir. Bundan dolayı Denizlerin devrimci değerlerine, Kürt halkının gerçek devrimci dostlarına, faşist devlet işbirlikçisi olan aparatları saldırtmak sermaye egemenliğinin ve faşizmin işine gelmektedir. Ayrıca LGBTİ+’lara, alanda bulunan kadınlara, başka sosyalist çevrelere de saldırma girişiminde bulunan bu güruhlar “Kürdistanilik” bulamacı altında Kürt halkının ulusal devrimci özgürlük mücadelesini bölmeye, parçalamaya çalışmakta alanı güvensiz hale getirmek istemektedir.

Ancak bu saldırılara ve faşizmin kuşatmasına rağmen bakmamız, umutlu olmamız gereken yer, devrimci güçleri ve Denizlerin devrimci davasını sahiplenen,Kürt halkının, gerçek dostlarının bu işbirlikçi güruhlar değil Türkiyeli devrimciler olduğunu pratikte göstermiş olmasıdır. Bunu her yerde anlatmalı, iki halk arasında şovenizme, gerici, ırkçı görüşlere karşı nasıl duruyorsak, bu burjuva, nasyonal, ırkçı anlayışlara karşı da etkin bir şekilde mücadele etmeliyiz.

Bizlere 4 defa fiziki ve sözlü saldırıda bulunma cesaretini gösteren, ancak faşist devlet güçleri karşısında sessizliğini koruyan bu gerici, karşı-devrimci oluşuma karşı özel önlem alınması ve mücadele alanlarından defedilmesi gerektiği bir gerçekliktir. Ulusal devrimci özgürlük mücadelesini bölebilecek her türlü milliyetçi, burjuva ulusalcı karşı etkin mücadele, Türkiyeli emekçilerin şovenizm zehrinden kurtarılması mücadelesi ile birlikte yürütülmelidir.

Ayrıca bu saldırıları bahane ederek Denizlerin kendi değeri olduğunu iddia edip, Kürt halkının mücadelesine düşmanlığı tetikleyen, Kürt halkının düşmanı olan sosyal şoven ve şoven yaklaşımlara karşı da etkin bir mücadele yürütmeliyiz.

Devrimci iç savaş derinleşip yeni boyutlar aldıkça ,sermaye egemenliği karşımıza her gün yeni aparatlarla, politik çevirme hareketleri ile çıkmaya devam edecek.

Buna karşı yapılabilecek en etkin şey, Türkiye işçi sınıfı ile Kürt halkının birleşik mücadelesini pratikte ete kemiğe büründürmek, daha etkin bir güce dönüştürmektir. Bunu başarmanın yolu ise durmadan, bıkmadan, usanmadan, yılmadan, biteviye devrimci faaliyeti her yere taşımak, emekçiler, gençlik ve emekçi kadın kitleleri arasında özel politik aydınlatma faaliyeti yürütmektir. Her saldırıdan güçlenerek, yeni devrimci deneyimler kazanarak çıktığımız bilinci ile şimdi bir adım daha ileri!


İstanbul’dan Bir Mücadele Birliği Okuru