26 Eylül- Küba'nın yeni devlet başkanı Miguel Diaz-Canel, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için ayrılmış kasabada yapılan bir yürüyüşte konuşmasına bunun bir "dayanışma mitingi"  olduğunu söyleyerek başladı.

"Küba Kendisi için Konuşuyor!" başlıklı miting New York ve New Jersey'in çeşitli dayanışma örgütlerinden oluşan 25 Eylül Karşılama Komitesi tarafından organize edildi.

Akşam, Harlem’deki 125. caddeden bir kaç blok ötede ağırlıklı melez ve siyahilerden oluşan binlerce insanın tarihi Riverside Kilisesi'nin dışında toplanmasıyla başladı. Bazıları yürüyüşe uzak şehirlerden seyahat ederek gelmişlerdi. İngilizce kadar sıklıkla İspanyolca da duyuluyordu. Bu, eski ve yeni yoldaşların birbirini selamlamasına fırsat veren kucaklaşmanın geniş bir hasat zamanıydı.

"Bir sürpriz beklendiği" söylentisi bekleme alanı boyunca dolaşmaya başlayınca, Başkan Miquel Diaz-Canel'in konuşmasını duymak için bekleyenlerin sayısı çoğaldı.

Venezuela devlet başkanı Nicolas Maduro Moros Diaz-Canelle yan yana göründüklerinde bir alkış tufanı ve "Yaşasın Venezuela" bağırışlarıyla karşılandıklarında akşam programının sürprizi belli oldu.

Maduro,"Ben New York'a Birleşmiş Milletler'e Venezuela halkının doğrularını getirmek için geldim. Aynı zamanda kardeşimiz Miguel Diaz-Canel ve Küba halkına olan sevgi ve bağlılığımızı tekrarlamak ve bu anları onlarla paylaşmak için " dedi.

Coşkulu alkışlardan sonra Maduro "Biz korkunç bir emperyalist saldırganlığın mağdurlarıyız, fakat bugün söyleyebilirim ki, Venezuela'nın Bolivarcı Devrimi hala direniyor, hayatta ve muzafferdir" diye bitirdiğinde herkesi ayağa kaldırdı.

 

Başkan Diaz-Canel Küba'nın Enternasyonalizmi Üzerinde Durdu

Başkan Miguel Diaz-Canel, konuşmasına Küba ve Venezuela'nın ortak mücadelesini vurgulayarak başladı.

Diaz-Canel, "Bugün Birleşmiş Milletler'de iki kardeş halk sesini yükseltti. Venezula, maruz kaldığı tüm saldırganlığı teşhir etti ve kumandan Hugo Chavez'e sadık bir şekilde Bolivarcı Devrimi sürdürme kararını yineledi.

Küba, Venezuela ile birlikte Venezuelayı, Nikaraguayı, Porto Riko'yu, Latin Amerika'yı, Filistin'i, Büyük Sahra halkını ve dünyanın tüm ezilenlerini desteklemek için sesini yükseltti.

Fidel, bize diğer sömürülen ve yoksul halklarla dayanışma içinde olmanın her zaman devrimin politik bir ilkesi olduğunu ve insanlığa karşı bir ödev olduğunu düşündürdü" şeklinde açıklamalarda bulundu.

 

Ezilen topluluklarla dayanışmanın tarihi

Diaz-Canel, Riverside Kilisesi'ne kadar olan yol boyunca delegasyonun Harlem'den, 1960 yılında Küba devlet başkanı Fidel Castro Ruz'un Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna gelen Küba delegasyonu ile birlikte kaldıkları Terasa Otel'den geçtiğini söyledi.

Diaz-Canel, herkese Fidel'in "Harlem'e gidiyorum; çünkü burası benim en iyi arkadaşlarımın olduğu yerdir" dediğini hatırlattı. Terasa Otel'de Başkan Castro, diğerlerinin arasında Malcolm X ile bir toplantı yapmıştı.

Fidel Castro, 2000 yılında BM Genel Kurulu'na yeniden geldiği zaman, Riverside Kilisesi'nde yapılan büyük bir yürüyüşte konuştu. Küba'da Havana'da, Latin Amerika Tıp Okulu(ELAM)'nun açıldığını duyurdu.

Bu Küba tıp okulu, kısıtlı olanaklara sahip olanlara burs veriyor. Bunun için tek şartı da mezunların kendi ülkelerine dönerek geri kalmış topluluklar içinde pratik yapmaları. O günden bugüne bu okul, 103 ülkeden 28 bin 500 doktoru eğitti.

Özel bir anma Fidel'in arkadaşı olan, Topluluk Organizasyonu için Dinlerarası Kuruluş'a önayak olan devrimci Lucius Walker için yapıldı. Bu ABD örgütü, Küba'da tıp okuluna katılmak isteyenlerin başvurularını alıyor. Lucius'un kızı Gail Walker, IFCO'nun genel müdürü olarak bu işi sürdürüyor.

Programın başında ELAM'dan mezun olmuş geniş bir grup, Riverside mitinginde yeni Küba devlet başkanını karşıladılar. İki genç doktor, Montefiore Hastanesi'nde çalışan bir akciğer doktoru Joaquin Morante ve Yerel 32B adında Hizmet İşçileri sendikasına bina olan yerel bir sağlık kliniğinde stajer hekim olarak çalışan Sitembile Sales, en fazla ihtiyacı olanların yararına bu genç insanları eğitme işine bağlılıklarından dolayı Küba'ya teşekkür etti.

Dr Sitemble Sales, "yaratılan sonuçların geliştirilmesi, evsizler için sağlık bakımının genişletilmesi, trans bireylere ya da toplumla uyumsuz bireylere tahsis edilmiş öncelikli servislerin geliştirilmesini" içeren çabalarının kısa bir özetini sundu.

Dr Joaquin Morante Küba'nın uluslararası tıbbi bakım kampanyaları hakkında konuştu; Küba'da eğitilen doktorların Maria Kasırgasından sonra Porto Riko'da sosyal yardım çalışmasında bulunabildiklerini söyledi.

Dinleyiciler arasında tişörtlerinin üzerinde Porto Riko ile dayanışma çağrısı bulunan hemşireler sendikasından bir delege bulunuyordu.

 

Küba'ya Evet, Ablukaya Hayır!

Başkan Diaz-Canel,  " ABD emperyalizminin yaklaşık 60 yıl boyunca bize uyguladığı, Küba halkının gelişmesinin önünde bir engel teşkil eden ve Kübalı ailelerin büyük yoksunluklar yaşamasına neden olan haksız ablukayı" teşhir etti. Program boyunca "Küba'ya Evet, Ablukaya Hayır" sloganları atıldı.

Küba'nın "küçük bir ülke olduğunu ve finansal kaynaklar bakımından zengin olmadığını" söyledi; "Neyimiz varsa paylaşıyoruz, artıklarımızı vermiyoruz" dedi.

Bunların dışında, "bizim paylaşım için gösterdiğimiz çaba ve onyıllar boyunca yaptığımız fedakarlık çeşitli kıtalarda bir etkiye sahiptir". Devrimden buyana 42 bin Kübalı doktor, mühendis, tarım ve spor uzmanı Afrika, Asya ve Latin Amerika'da eğitim verdi. "Eğer İstersem Yapabilirim" öğretim metodu 30 ülkede kullanıldı ve 10 milyon insanın okutulması düşünüldü.

Küba'nın en büyük katkısının "Afrika özgürlük hareketini desteklemek, Angola'nın egemenliğini korumak, Namibya'nın bağımsızlığı için savaşmak ve Güney Afrika'nın savaş makinesi olan apartheid rejimine karşı öldürücü darbeler vurmak" olduğunu söyledi.

Küba, BM Genel Kurulu'na tehditlere, rekabete, ırkçılığa ve bireyciliğe karşı işbirliği ve dayanışmayı geliştirmek için sözlerini somut eyleme dönüştüren bir ülkenin otoritesi ile gelmektedir.

"Barışı, artan karmaşık silahlarla mühimmat depolarını genişleterek, çelişkileri artırarak, yayılma tehditlerinde bulunarak tehlikeye atanlar" savaşın maliyetini çekenlerin acılarını artırıyorlar.

Küba'nın pozisyonu, "tamamıyla silahsızlanma ve yoksul ve sömürülen halklarla işbirliği yapmak için uluslararası dayanışmadan" yanadır.

Diaz-Canel, ABD halkına, özellikle Kübalı topluluklara Küba Beşlisi'ne ve Elian Gonzalez'e verdikleri destekten dolayı minnettarlığını sundu.

"Chavez ve Fidel burada. Yaşasın Venezula'nın Bolivarcı Devrimi! Yaşasın Küba Devrimi! Yaşasın halklarımız arasındaki dostluk! Zafere Kadar Daima!"

 

* workers.org’da yayınlanan Lalan Schoenstein’in haberinden çevrilmiştir.