1989-2019 yılları arasında 30 yıl boyunca dinci askeri diktatörlükle yönetilen Sudan’da, 2018 sonlarında başlayan isyan hareketinin üzerine oturan bir askeri darbe ile 11 Nisan 2019’da diktatör Ömer el Beşir devrilmişti.

Ömer el Beşir’in devrilmesi sonucu kurulan Geçiş Hükümeti ile yönetilen Sudan’da ne olup bittiğine dair uzun süredir sağlıklı bilgi alabilmek pek mümkün olamamıştı. Geçiş Hükümetiyle Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) arasında bir süredir barış görüşmeleri oluyordu. Bu görüşmelerde bir anlaşmaya varabilmek için SPLM-N, özellikle laikliğin altını kalın çizgilerle çiziyordu. Deyim yerindeyse bu ilkeyi olmazsa olmaz olarak dayatıyordu. Nihayetinde Başbakan Abdalla Hamduk bunu kabul etmek zorunda kaldı ve Hamduk ile SPLM-N liderlerinden Abdül Aziz el Huli’nin Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa’da imzalanan deklarasyonda Sudan’da din ve devlet işlerinin resmi olarak ayrıştırılması üzerinde uzlaşma sağlandı.

Deklarasyonda “Sudan’ın tüm vatandaşlarının haklarının gözetildiği bir ülke haline gelebilmesi için” bu ilkenin gerekliliği vurgulandı. Açıklamada ayrıca “Sudan çok uluslu, çok dinli ve çok kültürlü bir toplumdur. Bu çeşitliliklerin tam olarak tanınması ve yerleştirilmesi teyit edilmelidir” denildi.

Bu anlaşma ile Sudan’da 30 yıldır devam eden yönetimin son bulduğu teyit edilmiş oldu; ancak yerine neyin nasıl konulacağı henüz bir belirginlik kazanabilmiş değil. Reformların devrimlerin yan ürünü olduğu saptaması, Sudan’da da doğruluğunu kanıtlamaya devam ediyor. Sudan ancak 2 yıl önce başlayan bir dizi devrimin gerçek anlamda başarıya ulaşmasıyla, yani geçiş hükümetinin yerine bir devrim hükümeti kurulması ile gerçek anlamda özgür olabilecek ve Sudan’da yaşayan halklar geleceğe umutla bakabilecektir.