< "AçlıkGrevinde Can Kaybı Yaşanmadan Tecriti Kaldıralım"

‘Leyla Güven Haklıdır, Tecrit Kalkmalıdır İnsiyatifi’ açlık grevlerinin can kaybı olmadan son bulması ve tecridin kalkması için dayanışma ve mücadele çağrısı yaptı.

İSTANBUL - ‘Leyla Güven Haklıdır, Tecrit Kalkmalıdır İnsiyatifi’ Leyla Güven ve 300'ü aşkın siyasi tutuklunun açlık grevinde olduğunu hatırlatarak can kaybı yaşanmadan, birlikte mücadele ve dayanışma çağrısı yaptı.

 Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in, “PKK lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin sonlandırılması” talebiyle 8 Kasım 2018’de başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi 103. gününde. Açlık grevindeki yurttaşların taleplerinin kabul edilmesi ve yaşam haklarının korunması için oluşturulan ‘Leyla Güven Haklıdır, Tecrit Kalkmalıdır İnsiyatifi’, Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi. İnisiyatifin kuruluşunu da ilan eden açıklamaya, inisiyatifi oluşturan siyasi parti ve kurum temsilcileri katıldı. HDP ve HDK’nin çağrısıyla kurulan inisiyatifte Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, 78’liler Girişimi, Çağdaş Hukukçular Derneği, DBP, Demokratik Alevi Dernekleri, Devrimci Parti, Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Federasyonu, EMEP, İşçi Sözü, Kaldıraç, KÖZ, Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Politika Gazetesi, SODAP, SYKP, Teori ve Politika, TÖP, Yeni Dünya İçin Çağrı, Yeşiller ve Sol Gelecek yer alıyor.

 

“Tecrit Siyasal Rejimden Farklı Düşünülemez”

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Güven ile birlikte 54 cezaevinde 300’ü aşkın mahpusun açlık grevinde olduğunu hatırlattı. Koçyiğit, açlık grevinin 103. gününde olan Güven ile birlikte 300’ü aşkın mahpusun yaşam ve sağlık riskleri bulunduğunu ifade etti. Güven şahsında yürüyen açlık grevi eyleminin talebinin, Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kalkması yönünde olduğunu vurgulayan Koçyiğit, “5 Nisan 2015’ten beri Sayın Öcalan ve birlikte kaldığı üç kişiye mutlak tecrit süreci var. 5 Nisan 2015 Türkiye’de siyasetin bir dönüm noktası aynı zamanda. 7 Haziran seçim sürecine giderken barış ikliminden yeniden şiddetin hakim olduğu, çözüm sürecinin buzdolabına kaldırıldığı sürece geçildi. O günden bu güne savaş ve şiddet arttı, kutuplaşma arttı, bir arada yaşama iradesine dönük ciddi saldırılar gerçekleşti. Bu anlamda tecridi sadece Sayın Öcalan’a yönelik değerlendirmek yetersizdir. Tecride yeni rejimin kodları açısından bakmak lazım. Tecrit siyasal rejimden farklı düşünülemez.” dedi.

 

"Tecridin Kalkması İçin Devletin Mevcut Yasaları Uygulaması Yeterli"

Öcalan’a uygulanan tecridin toplumsal yaşamın her alanına sirayet ettiğini söyleyen Koçyiğit, “Akademisyenler barış istedikleri için kürsülerden alındılar, onların şahsında barış yargılamaları devam ediliyor, üniversitelerde kıyım yaşanıyor. Savaş yatırımlarının artması sebebiyle ülke olarak çok ciddi ekonomik kriz içerisindeyiz. Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yollardan çözülürse bu ülke normalleşecek ama devam ederse güvenlikçi perspektifte yaklaşılırsa ülkenin içindeki yönetememe kriz artacak. Bütün bu vahim sonuçlar ortadan kalksın diye bedenini açlığa yatırdı Güven. 103 günlük bir irade savaşından bahsediyoruz. Tecrit kaldırılsın talebinin yerine getirilmesi için devletin mevcut yasaları uygulaması yeterli ekstra bir çabaya gerek yok. Açlık grevlerinin aslında hukuk dışına çıkmayı gelenek haline getiren rejime karşı, devleti hukuka davet eden bir çağrı, bir yaklaşım” diye konuştu.

 

"Ya İnsanlıktan Yana Olacağız Ya Da Bu Koyu Karanlık Hepimizi Yutacak"

Koçyiğit, çeşitli siyasi partiler ve kurumlarla bir araya gelerek oluşturulan ‘Leyla Güven Haklıdır, Tecrit Kalkmalıdır İnsiyatifi’nin amacına ilişkin de açıklamalarda bulundu: “Amacımız, açlık grevindeki arkadaşlarımızın taleplerinin kabul edilmesi ve yaşam haklarının korunmasına yönelik. İçinde bulunduğumuz süreçte ötekileştirilen dil yaygınlaştırılmaya çalışılıyor, ırkçı söylemler tırmandırılıyor. HDP ve kurumları şahsında cadı avı başlatılıyor, Ortadoğu savaşında istediğini elde edemeyenler ülke içerisinde kamplaştırma, kutuplaştırma ile seçimi kazanmaya çalışıyorlar. Tek bir insana dahi ihlal uygulanıyorsa o ülkedeki tüm yurttaşların hakları askıdadır. Tecridin varlığı her birimizin keyfi uygulamalara maruz kalacağımızı açıkça gösteriyor. Turnusol kağıdı olarak görev de görüyor bu süreç. Her birimiz mücadelemiz yanında sınanıyoruz; ya insanlıktan yana olacağız ya da bu koyu karanlık hepimizi yutacak.” Halkın Hukuk Bürosu (HHB) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi tutuklu avukatların da açlık grevinde olduğunu anımsatan Koçyiğit, “Haksızlık, hukuksuzluk karşısında insanların bedenini açlığa yatırması hukuksuzluğun özetidir. Bunu yenebilecek bir eşikteyiz. Gelin yan yana duralım başta İmralı bütün tecritleri kıralım.” dedi.

 

"Talepleri Talebimiz Mücadeleleri Mücadelemizdir"

İnisiyatif adına ortak açıklamayı Cansu Kalender okudu. Açıklamada, “Güven başta gelmek üzere yüzlerce insan ‘Bu tecrit hepimize’ diyor ve bedenlerini açlığa yatırarak canları pahasına insanlık onurunu ayağa kaldırmak ve etrafımıza örülen görünür görünmez tüm duvarları yıkmak için direniyorlar. Halklarımızı birbirinden koparan bu insanlık dışı yaşama karşı yeni yaşamı savunmak, barışın, kardeşliğin adaletin, eşitliğin hüküm sürdüğü bir yaşamı savunmak için tarihsel bir sorumluluk üstleniyorlar. Onlar İmralı'dan başlayarak özgürlüğümüz ve geleceğimiz önünde dikilen tüm duvarları kaldırmak ve tecrite son vermek mücadele ediyorlar. Bunun için talepleri talebimizdir, bunun için mücadeleleri mücadelemizdir, bunun için iradeleri geleceğimizdir diyoruz. Seslerine ses veriyor ve artık yeter diyen herkesi ‘biz’ olmak için çağrımıza yanıt vermeye çağırıyoruz.” denildi.

Açıklamanın ardından inisiyatifte yer alan siyasi parti ve kurum temsilcileri söz alarak, ülke genelinde bir tecrit olduğu ifade etti. Açlık grevinin politik özgürlüklerin kazanılması meselesi olduğuna değinen  kurum temsilcileri, açlık grevine sahip çıkma ve açlık grevindeki tutukluların taleplerinin kabul edilmesi için çağrı yaptı.