< < “Vereceğiniz Ceza Beni İlgilendirmiyor”

Hendek Savaşları, ilk defa 2014 yılının sonuna doğru Cizre’de ve Diyarbakır-Bingöl karayolunda ortaya çıkmıştı. 2015 sonbaharında ise bir serhıldana dönüştü.

“Çözüm süreci” devam ediyordu, Cizre’nin bazı mahallelerinde hendekler kazılmıştı. Diyarbakır-Lice yolunda o dönem orada hendek kazanlar, Cizre’de hendek kazanlar "hiçbir suçumuz yokken gece gündüz evimizi basıp bizi gözaltına alıyorlar. Emniyette karakolda günlerce tutuyorlar ve biz bu şekilde artık gözaltına alınmak istemiyoruz" diyerek başlatmışlardı bu isyanı. Askeri-taktiksel ve politik hedefi açısından eleştirilebilecek yanları olmakla birlikte Türkiye ve Kürdistan halklarının faşist devlete karşı yürüttüğü iç savaş, hendeklerle birlikte artık öncesine dönemeyeceği oranda büyük bir eşiği geçmiştir.

Temmuz 2015'ten bu yana 10'a yakın kent ve ilçede TSK ile PKK ve gençlik yapılanması YDG-H arasında süren çatışmalar, ağır can kaybı ve topyekün kentlerin yıkımını getirdi. Resmi verilere göre, 7 Temmuz 2015-27 Mart 2016 tarihlerini kapsayan 265 günlük çatışmalar sonucunda 3 bin 583 savaşçı ve 355 TC askeri, aralarında Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin de yer aldığı 285 sivil yaşamını yitirdi.

Pek çok ilde gerçekleştirilen operasyonlarda 10 bin 326 kişi gözaltına alındı, bunlardan 3 bin 387'si tutuklandı. Yüz binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kalırken, başta Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesi olmak üzere bölgedeki pek çok yer tamamen yıkıldı..

TC ordusunun kısa vadeli üstünlüğü sorunun ortadan kalkmadığını, tam aksine sorunun daha da derinleşerek, hesaplaşmanın daha keskin geçeceğini gösteriyor. Aradan geçen 4 yılda devlet postallar eliyle şehirleri boşalttı, tecavüzler ve yıkımlar her yere götürüldü. Yargı eliyle yakaladığı her savaşçıya –öldürmediyse- ağır hapis cezaları vererek özgürlük isyanının bedelini ödettirdi.

Bunun son örneği 3 Ekim günü yaşandı. Nusaybin’deki sokağa çıkma yasağına ilişkin açılan davada 4 kişinin duruşması görüldü. Mahkeme 3 kişiye “ağırlaştırılmış müebbet” ve 15’er yıl hapis cezası verirken, bir kişiye de “ağırlaştırılmış müebbet” ve 25 yıl hapis cezası verdi. Sanıklardan Özgür Sevim, Kürt sorununun kangrenleşmiş bir sorun olduğunu belirterek, “Bu sorunun kangrenleşmesi bu ülkeyi yönetenlerin sorunudur. Adalet sorunudur. Bu sorunun bu hale gelmesinin sorumlusu devlettir. Bir halkın onuru ayaklar altına alınmaya çalışılıyor. Bu halk da buna karşı direniyor. Tutturmuşlar PKK diye. Peki, soruyorum; Şeyh Sait katledildiğinde PKK var mıydı? Seyit Rıza katledilirken, Zilan Deresi’nde, Koçgiri’de, Dersim’de katliamlar yapılırken PKK var mıydı? Ben hiçbir zaman savaş taraftarı olmadım. Ama devlet hep bizi savaşa sürükledi. Devlet hiçbir zaman demokratik bir çözüme yanaşmadı. Devlet her zaman bu halkı bu halkları savaşa zorladı. Ben hiçbir zaman pişman olmayacağım. Ben bu ülkeyi herkesten çok seviyorum. Halkların kardeşliğine inanıyorum. Vereceğiniz ceza beni ilgilendirmiyor” sözleriyle savunma yaptı.

“Eğer Kürt sorunu demokratik yollarla çözülmese bu ülkenin sonu Suriye, Irak, Libya gibi olacak” diyen Sevim, “Tek çözüm Kürt sorununun çözülmesidir. Türkiye halklarının refahı Kürt sorununa bağlıdır. Bakın geçen gün İstanbul depreminde çıkıp, afetler için toplanan paranın nereye gittiğini soran bir çevre var. İşte bu paralar Kürt halkının üzerine bomba olarak yağdırıldı. Kürtlere bu ülkenin halklarına sıkılan kurşunlara harcandı. Ben tekrar söylüyorum tek çözüm Kürt sorununun çözümüdür” dedi.

Sevim’in avukatının savunmasının ardından kararını veren mahkeme Sevim’e “Devletin Birliği ve Ülke Bütünlüğünü Bozma” iddiası ile “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası ve “kasten öldürmeye teşebbüs” iddiası ile 15 yıl, “kamu malına zarar verme” iddiası ile de 3 yıl ve “örgüt üyeliği” iddiası ile 7 yıl hapis cezası verdi.

Nusaybin Davası’nda bugüne kadar Yasemin Erkol’a “örgüt üyeliği” iddiası ile 10 yıl, olay tarihinde yaşı 18’in altında olan Heja Alğan, Emre Topçuoğlu, Baran Eman, Çeçan Kilkaya ile Dilan Aslan’a 35’er yıl hapis cezası verildi. Yine Osman Bozkurt, Hamit Acur ve Akar İkbal’e de “ağırlaştırılmış müebbet” ve 15 yıl hapis cezası verilmişti.