Bir kez daha görüyoruz, açlığın, çaresizliğin, yoksulluğun fotoğrafını… Hani şair diyor ya, “mutluluğun resmini yapabilir misin” diye, işte bu da umutsuzluğun resmi…

Kaçıncı defadır yaşıyoruz, görüyoruz bu sahneyi. İşsizlik, yoksulluk ve açlığın; ailesine, çocuklarına karşı sorumluluğunu yerine getirememenin acısını… Bunlara yıllardır yenileri ekleniyor. Hemen hepsinin nedeni yoksulluk, çaresizlik, geleceksizlik, çocuklarına bir yaşam sunamama…

Son sözleri “Çocuklarım aç, iş istiyorum anlamıyor musunuz?” olan Adem Yarıcı, bugün öğle saatlerinde Hatay Valiliği önünde kendini ateşe verdi. Polislerin yangın söndürme tüpleri ile müdahale ettiği Adem Yarıcı, ambulansla hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybetti…

Umutsuzluk nereye kadar… İşsizlik, aranamama, işten kovulma, yoksulluk… kısaca geleceksizlik… İsyan eden insanlar birer birer yahut ailecek yaşamına son veriyor. Ve bunların sebebi “bunalım” yahut “ruhsal sorunlarla” açıklanamaz. Kapitalizmin yarattığı geleceksizlik ve umutsuzluk, yaşamına son verecek bir kaçışla değil, onu yıkacak bir darbe ile önlenebilir.

Daha iyi bir yaşam için hayatını ortaya koymayı göze alan bireyler, bu öfkeyi örgütlü bir şekilde sorunların kaynağına, sisteme yöneltmeli; tüm öfkeleriyle ona son darbeyi indirebilmelidir. Geleceğe umutluluk ve umutla bakabilmenin yegane yolu budur.