Sınıf mücadelesi çok dinamik, çok canlı ve son derece yoğun. Karşıtların savaşı tarafından biçimlenen somut politik durum yerini yenisine bırakıyor. Hızlı değişim bizde güncel olarak yaşanıyor.

Dolaysıyla değişen sınıf ilişkilerinin, değişen politik durumun analizinin zorunluluğu sıkça karşımıza çıkıyor. Fakat birçokları sınıf analizini, sanki sınıf ilişkileri, canlı insan ilişkilerince kuşatılmamış gibi, soyut olarak yapıyor. Sınıf analizi, canlı insan ilişkileri temelinde ele alınmadıkça yalnızca soyut olarak anlaşılamaz. Sınıf ilişkileri ve somut durum donuklaşmış gibi analiz ediliyor. Böyle yaklaşınca, canlı sınıf mücadelesinden canlı insan ilişkilerinden eser kalmıyor geriye.

Burjuva sistem, karşıtıyla birlikte analiz edilmeli. Karşıtların birliği ve mücadelesi, diyalektiğin en önemli ilkesidir. Analiz edilmesi gereken güncel burjuva sistemdir, güncel sınıf savaşıdır. Güncel burjuva sistem içinde daha yüksek bir toplumun maddi koşulları olgunlaşmıştır. Nesnel açıdan bakarsak, daha yüksek topluma geçişin nesnel koşulları oluştuğunu belirtebiliriz. Devrimin öznel koşulları da oluşmuştur. Dahası, devrimin her iki koşulu bir araya gelmiştir. Burada bütün mesele, devrimci öznenin, devrimi gerçekleştirme kararlılığı göstermesidir. Devrimci özne, eylemlerle süreci hızlandırabilir ve hızlandırmalıdır.

Devrimci durumun olgunluk derecesinin ileri noktada olması, uzun iç savaşın iktidar sorununu çözme aşamasına varması, işçi sınıfının, kadınların, gençliğin artan başkaldırısı, sıradan insanların ilk defa bu düzeyde ve yaygın olarak burjuva sisteme başkaldırması. Kürt halkının yıllarca süren savaşı bu topraklarda, özgül tarihsel bir durum yarattı. Bu koşulların diyalektik analizi, bizi iktidar sorununun güncelliğine götürür. Güncel durumun bilimsel analizini yapan herkes bu sonuca ulaşır. Mesele analizi sonuna kadar götürmekte. Aynı zamanda yapılması gereken, analizimizin dünyadaki güncel, nesnel koşullarla birlikte ve karşılıklı ilişki içinde ele almakta. Şayet, sınıf mücadelesine donuklaşmış gibi yaklaşmıyorsak, dünya genelinde sınıf mücadelesinin toplumsal devrimler çağına girdiğini tespit etmiş oluruz. Devrimler çağı tespiti, güncel sınıf mücadelesinin derinliğini, kapsamını daha iyi anlamış oluruz.

Toplumsal devrimler çağında olmamız, sınıf çelişki ve karşıtlıklarının devrimi gündeme getirecek denli keskinleştiğini ortaya koyuyor. Çünkü toplumsal devrimi önümüze getiren, toplumsal çelişkilerinin karşıtlığının keskinleşmesidir. Gündeme gelen bütünsel toplumsal devrimdir. Kapitalizmi kökten sökecek bütünsel toplumsal devrimdir. Bütünsel toplumsal devrim kendi özgülümüzde, halk demokrasisi ve sosyalizm programının hayata geçmesidir: Kapitalistlerin sınıf egemenliğinin ve sınıf düzeninin ortadan kaldırılmasıdır. Tekelci kapitalizmin ortadan kaldıran, giderek kapitalist özel mülkiyetin temellerine kadar giden bir devrim.

Günlük olarak, kapitalist sistemden kaynaklanan sayısız olay gerçekleşiyor. Olaylar birbirini izliyor. Birbirini ateşliyor ve üst üste biniyor. Bütün olaylar devrimi oluşturuyor. Olayların hiçbiri, sanıldığı gibi birbirinden kopuk değil. Aralarında nesnel bir bağ var. Aralarındaki nesnel bağ anlaşılmadan, olayların kendisi doğru olarak anlaşılamaz. Olaylar insanlardan, insanların karşılıklı ilişkisinden bağımsız değildir. İnsanların sosyal ilişkisi, nesnel bir ilişkidir. Olaylar, yani insanların karşılıklı ilişkisinin kendini eylemlerle dışa vurmasının temelinde bir zorunluluk vardır. Olayların aynı temelden kaynaklanması ve aralarındaki nesnel bağ, olaylara bir bütünsellik kazandırıyor. Bu ise, toplumun bütünsel değişimini dayatıyor. Toplumsal devrim tam da toplumun bütünsel değişimini gerçekleştirir.

Leninist Partinin temel devrimci hedefleri, bütünsel toplumsal devrimin hedefleridir. Partinin siyasi stratejisi, tam da bütünsel devrimin stratejisidir. Devrimin stratejik sloganı olan “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak!” bütünsel toplumsal devrimin hedeflerini ortaya koyuyor. Yine bu sloganın başka bir ifadesi olan “Bütün İktidar Emeğin Olacak!” yalnızca siyasi iktidarı değil, ekonomik gücün de emekçi halkın ortak denetimini ortaya koyuyor. Kısacası Leninist Parti’nin devrim programı, devrim sloganları ve devrimci stratejisinin iç bütünlüğü var ve bütünsel toplumsal devrim bütün netliği ve kesinliğiyle belirtmiştir.

Kuşkusuz, işçi sınıfının kurtuluşunu hedefleyen devrimci program, süreç içinde, zamanla gerçekleşir. Yani zamanla hayat bulur. Fakat, zamanın akışı kendi seyrine bırakılamaz, devrimci eylemlerle hızlandırılır. Hep şu söylenir, haklılığımız ya da görüşlerimizin hayat bulmasını zaman gösterecektir. Kapitalizmin kökten sökülmesi, sadece, belli bir zaman aldığı için değil, görüşlerin hayata geçmesi belir bir bir zamanı alan pratiğe bağlıdır. Görüşlerin doğrulanması ya da yanlışlığının ölçütü halk pratiğidir, halk eylemidir. Günümüzde, tarih, kısa tarihtir. Günümüzde, her şey karşıtına gebe olduğu için, bununla kalmayıp her şey karşıtına dönüştüğü için, işçi sınıfının mücadelesi, devrimci sınıf mücadelesi biçimini almasından dolayı tarihi süreç çok hızlandı. Bu demektir ki, tarihsel haklılığımız, teorik görüşlerimizin hayat tarafından onaylanması daha kısa zamanda ortaya çıkıyor. Sadece yerel olarak değil, güncel dünya tarihi açısından da yerel olarak da böyledir.

İşçi sınıfı, bağımsız siyasi bir çizgi izleyerek, emeğin evrensel kurtuluşunu sağlayabilir. İşçi sınıfı hareketi tarihteki ilk bağımsız harekettir. Tarihteki diğer hareketler, burjuva toplumdaki burjuva partiler, özel mülkiyete bağlıdır ve özel çıkar gruplarına hizmet ederler. Burjuva partilerin dayandıkları kitle tabanına değil. Sınıf karakterine, burjuva sınıf özüne göre değerlendirilmelidir. Bu partiler ne denli burjuva sınıf karakterini gizleseler de izledikleri siyaset ve ekonomi siyaseti, olaylara ve dünyaya bakışları, onların sınıf karakterini ortaya koyar. İşçi sınıfı partisi, bütün mülk sahipleri ve onların partileri karşısında bağımsız davranır. Çünkü, özel mülkiyeti ve sınıfları ortadan kaldırarak kurtulabilir. İşçi sınıfı iktidarı ele geçirme, kapitalizmi yıkma ve sınıfsız topluma ulaşma amacı ve tarihi görevini her koşulda, her ortam ve durumda bağımsız hareket ederek yerine getirebilir.

İşçi sınıfı partisi, nesneler karşısında özgürce hareket eder. Çünkü dayandığı diyalektik yöntem, her olguyu, her olayı ve süreçleri çok yönlü olarak ele alır. Kendi gelişmesi, bütünlüğü ve çok yönlülüğü içinde değerlendirir. Burjuvazi ve kalemşörleri, gelişmeler karşısında özgürce hareket edemezler. Çünkü, olguların ve süreçlerin belirli yanlarını aslileştiren metafizik yöntemi kullanırlar ve her olguyu, toplumsal ve politik durumu, hizmetinde oldukları sömürücülerin çıkarına göre eğip-bükerler. İşçi sınıfı partisi, marksist diyalektik bilimsel yöntemi kullanarak, gelişim ve değişim hakkında doğru sonuçlara ulaşır.

İşçi sınıfının devrimci partisinin önderliğinde sosyalizm 1917 Ekiminden bugüne, yalnızca çağın en etkileyici hareketi olmadı, kapitalizmden sosyalizme geçilerek, sosyalizm toplumsal bir sistem durumuna geldi. İşçi sınıfının kurtuluşunda komünist partinin rolü ve yeri emekçi sınıfın bilincine yerleşti. Proletaryanın önderliği ilan edilmiş bir önderlik değil, kabullenilmiş bir önderliktir.

İşçi sınıfının mücadelesinin başarısı için şu ögeler gereklidir: Devrimci sınıf eylemi, devrimci sınıf partisinin kesinkes önderliği ve deha. Her devrimci eylem, ayaklanma ve devrim bireylerin entelektüel gücünü ortaya çıkarır, aydınlatır, geliştirir. İşçi sınıfı yalnızca güç değil, aynı zamanda akıldır. Gezi ve sayısız eylem insanın tarihte nasıl etkin bir güç olduğunu açığa çıkardı. Aynı zamanda zihinsel yeteneğini de yükseltti. Gezi zekası ifadesi bireylerin açığa çıkan entelektüel yeteneğini anlatır. Devrimci komünist partisinin toplumsal kurtuluş kavgası bu kavganın başarısı için gereken dahice olanı da kapsar. Dünyayı değiştirme mücadelesinin bu yönü gözardı edilmiştir. Ama her büyük eylem, onu yeniden öne çıkarır. Yeni bir dünya kurma uğruna yapılan eylem, kitlelerin, bireylerin yaratıcı düşünsel yeteneğinin yeni örneklerini bize gösterir.

Proletarya partisinin, işçi sınıfını kendi faaliyetleri içinde eğittiği, bilinçlendirdiği, yetkin devrimci savaşçılar durumuna getirdiği tartışmasız bir gerçektir. Çağımızda, ücretli emekçilerin eğiticileri, belirli ellerle sınırlı değildir. Çağımızın devrimci bir çağ olması başlı başına eğitici bir role sahiptir. Çağımızın devrimci dönüşümler çağı olmasının, proletaryanın kurtuluşuna etkisi doğru olara anlaşılmalıdır. Çünkü emekçiler, devrimci çağın yarattığı sonuçlardan devam ediyor.

19. yüzyılın ikinci yarısında, proleter sınıf, tarih sahnesine bağımsız bir sınıf olarak yeni çıktığında, bilinci henüz dünyadaki toplumsal devrimlerle kuşatılmamıştı. Bu koşullarda, emekçi sınıfa birtakım eğitici ögeleri, aydınlar taşımıştır. Aydınlar, eğiticiliğiyle, ezilen sınıfın bilinçlenmesinde olumlu bir rol oynarken ama aynı zamanda kendi küçük burjuva tutarsızlığını vb özelliklerini taşıyarak olumsuz bir oynamıştır. Burada diyalektik bir durum var. 1917’den sonra dünyadaki durum değişti. Artık yeni bir çağı, proleter devrimler çağı başladı. 20. yüzyılın tümü boyunca proletaryanın toplumsal devrimleri arka arkaya patlak verdi. Bu tarihten başlayarak proletaryayı, emekçi halkları eğiten güçlü bir etken devreye girdi. Toplumsal devrimler, emekçi kitleleri eğiten bir rol oynadı. Her devrimin emekçi halkları eğitmesi, dönüştürmesi, yapıldığı ülkeyle sınırlı olmamıştır. Başka ülkelere, dünyaya etkisi oldu. 1917 Ekim devriminin, Çin devriminin, Küba devriminin etkisi kendi sınırlarını aşmış, dünyaya yayılmıştır. Güncel olarak konuşmak gerekirse 21. yüzyılda meydana gelen devrimci ayaklanmaların ve devrimlerin de böyle bir etkisi olduğu çok açık. Bu demektir ki, bu kadar birikimli, donanımlı olan proletarya, sınıf savaşına daha güçlü ve üstünlüklerle giriyor.

Dünyada toplumsal devrimlerin, toplumsal ayaklanmaların eğiticiliğinde sokakların tartışmasız yeri var. Sokaklar, meydanlar, ezilen ve sömürülenlerin, kapitalist sınıfa karşı açıktan açığa başkaldırdığı, savaştığı yerler oldu. Sınıf mücadelesi içinde, işçilerin fabrika eylemleriyle sokak eylemleri birleşti. İşçi sınıfıyla, diğer emekçilerin eylemleri, güçleri sokaklarda birleşti. Sokakların birleştiriciliği var. Biz de, bunu “Sokakta Kazanacağız!” biçiminde sloganlaştırdık. Fakat sokaklar, işçi sınıfının ve emekçi halkların devrimci iktidar hedefine bağlanırsa devrimci anlam kazanır. Yoksa, iktidar da burjuva muhalefet de sokakları kullanıyor. Asıl mesele sokakların devrimci hedefidir. Sokakların birleştiriciliği var, fakat bu devrimle bağıntılı olarak konursa doğrudur. Asıl olarak birleştiriciliği olan devrimdir. Devrim, kapitalizmin ezdiği tüm güçleri birleştirir. Çünkü, yalnızca devrim, emekçi halkları kapitalizmin baskısından kurtarabilir. Yalnızca devrim emekçilerin ezilmişliğine son verebilir. Yalnızca devrim ezilmenin tüm biçimlerini yok eder. İnsanları insanca bir hayata kavuşturabilir.

C. Dağlı

Not: Bu makale 19 Mart öncesi yazılmıştır.