Beklenti, dinci faşist iktidarın başının Bağdat seferinden sonra saldırının başlayacağı idi. Hayır, beklemediler! ...

Bir meydan ancak bu kadar korkutabilir emekçi sınıfların düşmanlarını…

2020'nin 8 Mart'ına sayılı günler kala sistemin sözcüleri “kadınlar İstiklal dışında her yerde kutlayabilir 8 Mart'ını, ama İstiklal'de yürütmeyeceğiz” şeklinde açık açık ilan ettiler bir televizyon programında bu korkularını.

Evet pek çok kıtada dünyanın farklı farklı ülkelerinde işçi ve emekçi kadın kitleleri sokakları doldurdu. İşçi ve emekçiler sürekli bir hareketlilik halindeler. Eylemler, isyan ve ayaklanmalar dalga dalga yayıldı. Kentten kente, ülkeden ülkeye yayıldı. Bir ülkede bir kadın grubun dans gösterisi kendi amacını aşıp kadın kitlelerinin isyanını taşıdı tüm dünyada sokaklara.

Sermaye sınıfı her yerde kitlelerin sokaklara, meydanlara taşan öfkesi, isyanı ile karşılaşıyor. Kadınların, işçilerin, emekçilerin sokaklara, meydanlara akan öfke ve isyanlarında kendi sonlarını görüyor... Eylemlerin bendini yıkan isyan seline dönüşmesini engellemek için kimi yerde saldırıyor kitlelere, kimi yerde de başka kanallara akıtmaya çalışıyor biriken öfke ve isyanı...

Burada da aynı yol izlendi... 8 Mart'ta Kadın kitlelerinin Taksim'e akışını engellemek için “İstiklal dışında” her yeri verdiler bizlere!.. Peki ne idi, İstiklal'i, daha doğrusu Taksim'i bu kadar önemli kılan? Bir meydandan burjuvazi, sermaye sınıfı ve onun temsilcileri neden bu kadar çok korkuyor? Taksim'i bu kadar önemli kılan nedir?

Her devrimin sembolü olan bir meydan vardır. Rusya'nın “Kızıl Meydanı”, Arjantin'in “Plaza de Mayo Meydanı”, Mısır’ın "Tahrir"i vb; bizim de “Taksim Meydanı”mız var. Bu meydanlar aynı zamanda toplumların birçok isyan ve ayaklanmalarına tanıklık etmiş meydanlardır. Kitlelerin bu meydanlara akması her zaman sermaye sınıfını korkutmuştur.

Biz bu sene Emekçi Kadınlar olarak 8 Mart eylem ve etkinliğimizi gerçekleştirmek için Taksim Tünel'i seçmiştik. Kadın kitleleri akın akın İstiklal'e dolayısıyla da Taksim'e akıyordu her yıl. Daha önce işçi ve emekçilere yasaklanan Taksim, son iki yıldır da kadın kitlelerine kapatılmaya çalışılıyor. Buna rağmen kadınlar vazgeçmediler Taksim'in sokaklarına çıkmaktan...

8 Mart 2020 pazar günü yine Taksim İstiklal'e çıkan bütün yollar polis bariyerleriyle çevrilmişti sabahtan itibaren. Otobüs ve Metro seferleri Taksim durağından transit geçiyor, durmuyorlardı. Korkuları o kadar büyüktü ki; Taksim meydandan Tünel'in oraya kadar İstiklal caddesi de dahil her yer polis bariyerleri ve onların başlarına yerleştirilmiş olan çevik ekipleriyle kapatılmıştı.

1800'lü yıllarda Marx; “Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor; Komünizm hayaleti” demişti...

Bizde de bir “bir halk ayaklanmasının hayaleti” dolaşıyor. Hayaletten de öte bir gerçeklik... Ve kitlelerin, işçi ve emekçi kitlelerin, özellikle de emekçi kadınların bir kere girdiler mi “devrim meydanı”na bir daha oradan çıkarılamayacağı “kabusu”na uyanıyor her gün sermaye sınıfı... Bu seferkinin “Gezi” gibi olmayacağının da bilincinde. Ondan daha ileri nitelikte olacağını biliyor ve en başından alıyor önlemlerini... “Kızıl Meydan”a kadınların girmesinin önüne geçebilmek için pek çok önleme başvuruyor.

Taksim geçmişten bugüne stratejik bir öneme sahiptir. Yıllardır sermaye sahipleri Taksim meydanını emekçilere kaptırmamak için her şeyi yaptı; çok büyük önlemler aldı. Taksim meydanı işçi ve emekçi kitlelere açıldığında (2010 2011- 2012 yılları – ve gezi) sermaye sınıfı kendini yıkacak olan sınıfın kitlesel gücünü gördü... Milyonların meydana akışını gördü... O meydanda devrimin gücünü gördü. O güç karşısında büyük bir korkuya kapıldı... Kitlelerin devasa gücünü her zaman katliam ve baskılarla yok etmeye çalıştı. Taksim'i kitlelere yasakladı. Sanki yasaklar devrimin meydanlarda boyverişini engelleyebilirmiş gibi.

Sermayenin Taksim korkusu Devrim korkusudur.

Burjuva sınıf biliyor ki ezilen ve sömürülen sınıfların öfkesi sermayeyi yıkacak düzeye ulaşmıştır, açlığı, yokluğu, yoksunluğu yaşayan, cinayetlere ve şiddetin her türüne maruz kalan, yaşama hakkı elinden alınan işçi ve emekçi kadın kitlelerinin isyan ve öfkesi bir sel olup Taksim meydanından başka başka meydan ve sokaklara taşabilir. Bir kere taştığında da hiçbir güç onun önünde duramaz. Özgürlüğüne kavuşmak için önündeki bütün engelleri yıkar geçer...

Demet Demeter

Sendikalı oldukları için işten atılan ve direniş sırasında iki kez jandarma saldırısıyla gözaltına alınan ve haklarında dava açılan Agrobay Seracılık işçilerine açılan dava Be...

İstanbul Finans Merkezi Merkez Bankası şantiyesinde İnşaat-İş ve Dev Yapı-İş'in üyelerinin gasp edilen hakları için şantiyede yaptıkları eyleme bugün de polis saldırarak işçileri...

ABD’li üniversitelerin başını çektiği üniversite öğrencileri, soykırıma maruz kalan Filistin halkıyla dayanışmak ve üniversitelerinin İsrail’le ekonomik ve akademik ilişkilerine...

“Tam umudu kesmişken...” diyordu bir arabesk şarkıda... günümüz reformizmine nasıl da uyuyor. ...

23 Nisan'da İstanbul, Ankara ve Urfa'da gözaltına alınan 9 gazeteci savcılık ifadeleri için adliyelere getirildi. ...

Çorlu'da 25 kişinin can verdiği tren kazası davasında karar çıktı. Dönemin TCDD Bölge Müdürü Nihat Aslan'a 15 yıl, Levent Meriçli'ye taksirle ölüme sebebiyetten 9 yıl 2 ay, Mümin ...

Beş yıl önce İşçi Temsilcileri Konseyi Hazırlık Komitesi toplantılarının birinde serbest kürsüye çıkan bir işçi, “İlk defa buradayım, bu taraftayım. Yıllardır işçiyim, send...

1 Mayıs yaklaşırken sendikaların 1 Mayıs çalışmaları ve çağrıları da yoğun bir biçimde devam ediyor. ...

  Özel Evrim Okulları'nda öğretmenlik yaparken sendikal nedenle işten çıkarılan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali'nin açtığı işe iade davası İstanb...

Arama

 

LENİNİST TEORİ

ÖNSÖZ

           Tüm Sayılar

Yeni Kitaplarımız

E-Kitap

Tüm E-Kitaplar için resme tıklayınız...

Devrimin Çağrısı

 

Editoryal 2023-2

 

Zafere Kadar Genç Yoldaş

Ukrayna Kimin Savaşı

 

Dergilerle Kısa Tarih